31 Ocak 2010 Pazar

KARANLIK

Hitzlsperger Lazioda

  bir garip oldum sabah haberi gorunce, Hitzlsperger lazio'da. genelde alisik oldugumuz almanlarin italyadan ihrac ettikleri futbolculardi sonucta. ustune transferi yapan fakir lazio olunca tuzu biberi oldu. Hitzlsperger de hissettigim sey futbol yeteneklerinden cok saha icindeki durusu, lider vasiflari, saha icinde takimin gercek patronu olmasiydi. hani herhangi bir takimi izlerken bazi adamlar vardir saha icinde onu bir formanin icinde gorursunuz ve sanki o formadan baska bir forma yakismiyacak gibi hissedersiniz, ben cok yakistiriyordum Hitzlsperger'e stuttgart formasini.
 Hitzlsperger gerekce olarak dunya kupasinda oynamak istedigi icin takimdan ayrildigini belirtmis. ben omrum boyunca bu kadar hareketli bir devre arasi transfer hareketliligi hatirlamiyorum. 
  alman oyuncu gitmeden ne kadar dusundu bilmiyorum, ama atesten gomlegi sirtina gecirdi, canlar lazio icin caliyor serie a da 21 puanla 15. siradalar 13.chievo ile aralarinda kucumsenemiyecek 7 puan fark var..
 stuttgart sezon basinda mario gomezden sonra Hitzlsperger ide elden cikardi.. daha onceki bir postta anlatmistik stutgart kadrosunu, muthis gencler barindiriyorlar bunyelerinde ve onlara yonelik bir oyun planlari mevcud, fakat kisa vadede basari beklememek gerek, ozellikle bu iki tecrubeli ismi kadrodan cikardiginiz donem..
  gorunuse gore bu yaz cok formda isimler izliyecegiz, 11 e giremeyen takim degistiriyor, vardir bir alamet deyip gecelim...

MAHALLE FUTBOL KÜLTÜRÜ

Son yıllarda modadır ülkemizde mahalle kültürü bitti bitiyor, dilimiz bozuluyor feryatları.. peki kim bozuyor dilimizi, kim bitiriyor mahalle kültürünü?
  Ben istanbulun zeytinburnu ilçesinde okudum büyüdüm, hani şu zamanında gecekonduları ile meşhur, gerçi benim çocukluğum o dönemin sonuna gelir 90 lı yıllar. Ama her şeyi net hatırlıyorum o döneme ait. Gecekonduları, bahçeleri, gizlice dalından koparıp yediğimiz elma, erik ağaçlarını, yaz geldiğinde boş arsalara kurulan panayırları, luna parkları, bizim sokakta hemen bir çırpıda kurulan futbol takımlarını ve diğer sokağa gidip mahalle maçı tekliflerimizi, mahallede olan ağabey kardeş ilişkisini, komşunun babasına amca annesine teyze diye seslendiğimizi, akşamları annelerimizin dışarıya çıkıp mahallece çekirdek yerken çocuklarlarla oynanan saklambaçı, yakan topu…
 Güzel dönemlerdi ve hatıramda her zaman çok hoş yer tutacak .. ama ben en çok mahalle maçlarını sevdim. Bana her duyguyu yaşattı çükü o anlar.. sevinci, hüznü, gol attığında tüm mahallenin üzerine atlayıp sevinci beraber yaşamayı, gol kaçırdığında kendini perişan hissetmeyi, iddalı maçlarda kapasitenin iki katı mücadele etmeyi…
Mahalle maçı ayarlamak zor zanaattır, kabiliyet, çevrede tanınma, koordinasyon kabiliyeti ister, öyle her istiyen diğer mahalle ile maç alamaz, madara oğlanı olursun mahalleye. Ast üst ilişkisi orda girer devreye, yaş olarak kim büyükse, kimin sözü geçiyorsa, kim diğer mahallenin çocuklarını tanıyorsa o ve onun yanında en az bir kişi gider öteki mahallaye yancısı olarak.. diğer mahalleye gidildiğinde yaptığınız hareketlere, hal ve davranışlara dikkat etmeniz gerekmektedir, nihayetinde bir bölgeyi temsil ediyorsundur. Mahalleye maçı almaya doğru giderken alınacak maç ile ilgili sohbet edilir kurallar konuşulur yancı ile beraber.. diğer çocuklar mahallede heyecanlı bir şekilde maç öncesi son antremanlarını yapıyolardır.. mahalleye varılır ve o mahallede kimin sözü geçiyorsa onun olabileceği sokaklar tek tek aranmaya başlanır (cep telefonları daha yok) yolda gördüğünüz mahallenin çocuklarına sorarsınız
-lan fatih, tarığı gördünmü
-arka mahallede top oynuyolar Gökhanlarla
-mahalle maçımı
-yok dokuz aylık
-tamam
-mahalle maçımı alcaksınız
-sanane sen önce bize borcun olan tasoları ver…
-tamam be olum geçen biliyosun hepsini Ahmet köktü
- ben anlamam haftaya süren doluyo bilmiş ol, okulda yakalarım valla
- tamam be olum vercez dedik
arka mahalleye gidilir Tarık bulunur ama direk muhabbete girme şansınız yoktur, usul gereği dokuz aylığın bitmesi gerekmektedir.. kendini hafif belli edebileceğin bir köşe bulunur dokuz aylığı izlemeye başlarsın, bunun bir avantajıda maç yapacağın çocukları yakından son kez takip edebilme şansıdır.. aranda hemen konuşmaya başlarsın yancıyla sessiz bir şekilde
-sarı tisörtlü çocuk çok iyi be abi
-olum sen yoktun son maç bizim küçük sülo çalım manyağı yaptı onu
-sülo da çok çalım atıyo be abi
- biliyom z.kicem belasınıda adam oynuyo.
-beyazlı kazma
-geçen maç ayağımı kırıcaktı ayı..
o arada diğer mahallenin çocukları tarafında görülmüşsündür. Onlarda da sözü kim geçiyorsa direk kuralı koyar ‘’10 da biter’’ son gol atılır ve maç müzakeresi için görüşmeler başlar
-lan Soner naber , son maçı kaybettiğinizden beri göremiyorum seni
-ulan attığınız golden önce faul vardı..
-olum mızıkma yenildiniz işte
-yiyosa gel saat beşte bugün coşkun sahaya
-adam yok
-burdakiler ne
-hakan yok olum en önemli oyuncum
-topa vurma özürlü olanmı
-size iki tane yazdı ama
-bomboş kaleye
-ben istatistiklere bakarım aslan
-bizdede ersin yok
- kör olanmı
-ulan gözlüklü olan körmü oluyo
-tamam o zaman arka mahalleden semihi alırım
-yoüükk yaaa
-var yaaa, sen oynatmıyonmu diğer mahalleden adamları.
-Hepsi bizim semtin çocuğu olum kim var.
-samet nerde oturuyo lan Tarkan sen biliyon
-bunların camiinin karşısında
-bak gördünmü
-camii bizim eve 300 metre olum
- 200 metreden uzağını oynatamazsın
-sallama lan hemen, kafandan kural yazıyon
-tamam olum bu kadro geliyorum, yenilirseniz limonatalar sizden
-tamam aynen sizde bize ama.
-Tamam lan
-topu getirmeyi unutma
-sizde atletle gelin biz çıplak oynıycaz bu sefer ……
maç anlaşması yapılmış mahalleye doğru hızlı adımlarla ilerlenir. Çocuklara maçın alındığı iletilir, kısa bir süre herkes evlere dağılır üst değişikliği için.. o sıra anne bir şey pişiriyorsa acele bir şekilde ekmeğin arasına doldurtulur maçtan önce yolda giderken mideye indirilir…
maça giderken grup lideri son taktikleri verir ve motive edici sözcükler kullanır
-olum hayrettin bu maçta kovalık yapma z.kerim geçmişini
-adam doksana vurunca ben nasıl çıkartıyım yaeeaa
-ulan ne doksanı iki tane beşlik yedin adamlar iki saydı
-ben kalede oynamam abi
-forvetmi oynıycan lan
-oynatmazsınki..
-ne z.kime konuşuyon o zaman lan, kadro dışı bırakırım valla
-aga artık oraya bi direk yapalım her taşın üstünden giden topa gol diyo i.neler
-yapıcaz, hepsini yapıcaz, file bile takıcaz
-tribünde olucakmı abi
-yok ebenin a.ı hayrettin!
maç yapılacak sahaya gelinir. Kaleci kaleye geçirtilir başlanır topa zımba gibi şut çekmeye, öyle ısınma,koşu, açma germe hikaye… en iyi ısınmanın yolu kaleciye şut çekiceksin.. neyse efendim maç başlar biter kim kazandıysa şen şakrak eve doğru giderken hala maçın şokundan çıkamamış yerde yatan çocuklara iğneleyici laf sokulur. Nasihat verilir, polyanna çocuklar okuldan mahalleden olan akadaşlarını teselli eder.. kazanan takım mahalleye bir zafer kazanmışçasına girer, hemen kendi aralarına maçın adamını, golünü seçerler, hüzünlü, olan bir daha o maçı hiçbir zaman hiçbir yerde izleyemiceklerini bilmeleridir, ne goller atmışsındır maçta ama sen ve o an maçta olanlar dışında kimse görmemiştir, annen banana anlatırsın ne yaptığını maçta heyecanla onlarda he hee deyip geçerler,görenlerde zaten sadece bir kez bu şerefe nail olabilirler.

Kaybeden takımda günah keçisi genelde gözlüklü, hafiften tombul yada kaleci seçilir ve bir veryansın başlar
-hayrettin z.ktin anamızı yine
-ben naaaapiim beü abii, dedim sana kaleci olmıyım diye
-ulan s.ktirgit gözüm görmesin seni
-defans yok apii defans, auman olsa biyere kadar
-ulan sus bide defans diyo, orta sahadan gole defans ne yapsın
-geçen bi yerde duydum, pres diye bişey varmış artık futbolda
-ne dıyon lan öle pres mress, küfürmü bu yoksa İngilizce
-yok be api ortasahadada artık defans yapılıyomuş, öle artık durarak futbol yokmus
-afferim lan hayrettin seni bu futbol kültürün için takımda tutuyorum. haftaya bu taktikle çıkıcaz sahaya 'tam saha press'
-bide artık öle sergeen, oğuz, Rıdvan gibi futbolcular yerine savaşan ortasaha tercih ediliyomus
-yok daha neler. Ulan sergensiz futbolmu olur
-anlamadın abi….
-ulan sus lafı değiştirme anamızı z.ktin yine bu hafta…
Neyse efenim nerden nereye geldik.. ben bunları neden yazdım buraya.. teknolojinin gelişmesi nüfusun artması ile beraber o boş olan arsaların yerine kocamaaan binalar dev alışveriş merkezleri dikildi.. çocuklara oynayacak bir kaldırımlar kaldı onada kaldrımın hemen yanında evi, dükkanı olan izin vermiyor.. halı sahalar var ama paralı… çocuk napıyo ne uğraşıcam lan diyo sizinle, giderim bilgisyarımın başına açarım, fifayı alırım real madrıdı oldum sana cristiano ronaldo… benden iyisi yok, hem top oynasak ayağıma vuruyolar, düşüyorum, maçta bir o kadar terliyorum, en iyisi evde güzel güzel kolamı cipsimi alır takılırım fifaya..adamın suçu yok ben olsam aynısını yapardım heralde..
 Ama içime sindiremediğim insanların kendi değerlerini yok sayıp başkalarınınkine balıklama sahip çıkmaları yüceltmeleri. Blogları okuyoruz hepimiz, gerçektende çok yetenekli, kaliteli yazarlar var. Ama bazen öyle şeyler okuyorum ki üzülüyorum.
Geçtiğimiz  günlerde italyada yılın bidonu seçildi. Bidonun esprisi en kötü oyuncu manasına gelmesi. Şimdi sen bunu araştırdın sözlüğü açtın baktın ve (İtalyanca kelimeyi şuan bilmiyorum) o kelimenin karşısındaki bidonu gördün, laaap yapıştırdın bloga ‘’turkıyede yılın bidonu kim?’’ ‘’bidonu seçiyoruz’’ gibi anketler. Arkadaşlar öncelikle yabancı dillerdeki her kelime her cümle direk türçeye cuk oturmuyor, onları biraz zımparalamak gerekebilir bazen, sen sözlükte gördüğün kelimeyi zart diye çevirince olmuyor.. o omzunların üstünde taşıdığımız cismi çalıştırmak gerek zaman zaman.. onlar bidon dedi diye illa seninde o kelimeyi kullanman gerekmiyor, düşün bir biz ne diyoruz bu terime.. şimdi soruyorum size biz Türkiye de kötü futbola oynayan kişiye ne olarak hitap ederiz? Elbette ‘kazma!’. Sen yılların kazmasını alıp bidon yaparsan olmuyor, olmaz .. bidon bana daha çok kötü kaleci çağrışımı yapıyor nede olsa bizde kova diyoruz hayrettin gibilere.. yani bize yeni terim sokmaya çalışma, onlardan bizde çok daha güzelleri var zaten … sonrada çıkıp ‘efendim dilimiz bozuluyor’‘yabancı özentisi gençlik’ dersen bir esprisi olmuyor savunduğun şeyin.
‘’Bu hafta man of the match gerçek bir box to box orta saha olduğunu gösteren ernst oldu!! ‘’

gündemdekiler

Efendim kaç gün oldu bir şeyler yazmak istiyorum yazamıyorum, elim bir türü gitmedi klavyeye. Zaten son birkaç aydır neredeyse Beşiktaş ile ilgili hiçbir şey yazamıyorum. Nedenler belli burada anlatıp kimseninde keyfini kaçırmak istemiyorum.


Son Antalya spor maçını izleyemedim malum yurt dışındayız zor oluyor saat farkı, futbolcuların isteksiz oluşları, Mustafa hocanın her hafta değişen şablonu, kadrosu bana hiçte kendisini izletmek isteyen takım gibi görünmüyor. Sanki taraftar maçlara gitmese başta yönetim, futbolcular, teknik kadro daha memnun olacaklarmış gibi hissediyorum. Hele o futbolcuların yakın çekimde yüzlerindeki o mutsuzluk hali beni çıldırtıyor. Kimse o formayı onlara zorla vermedi… beklide vermişlerdir pardon. Şu anki Beşiktaş tan her şey beklenebilir.

Amerika’dayız futbolu amerkalılarla konuşacak değiliz, adamlar bir kere futbola soccer diyorlar kafadan beni çıldırtıyorlar. O yüzden hiç muhatap olmadan Meksikalılara yöneliyorum. Her gün sıkı bir futbol muhabbeti yapıyoruz. Sene başında dos Santos muhabbetimiz vardı ya 10,5 o zamanlar konuşmuştuk hakkında dos santosun. Hoş o zaman demişlerdi bana Beşiktaş a gitmez diye, evet gitmedi ama Galatasaray bizim yaz boyunca yapamadığımızı devre arasında yaptı. Merak ettiğim bonservisi tabata dan fazlamı olacak? Meksikalılar şimdi Galatasaray diye başımın etini yiyor, bide dos santosu havaalanında 500 kişi karşılayınca demeyin keyiflerine, anlatmaya çalıştım bu sadece dos Santosa özel değil diye ama dinleyen kim. Sordum ne ayak bu dos santos diye Meksikalı arkadaşım joseye, servesayı (bira) sever dedi.. bide çaka çaka ya düşkünmüş, anlamadım tabi ben çaka çakanın ne olduğunu 

Ama bu yaz dünya kupasında en büyük umudumuz demeyi de ihmal etmediler, bir nevi bizim arda turanımız. Gerçi Rıdvan hoca direk yapıştırmış arda dos santostan kaliteli diye.. bakacağız göreceğiz kim daha iyi.. dos santosun dünya kupsaında boy gösterecek olmsaı Galatasaray için müthiş fırsat, eğer iyi performans gösterirse, opsiyonu kullanıp bonservisini alırlar 2 katınıda satarlar..

Afrika federasyonu togo ya 2 afrika kupasından men cezası vermiş.. hatırlanacağı gibi otobüslerine silahlı saldırı düzenlenmiş, iki kişi hayatını kaybetmiş, futbolcular canını zor kurtarmıştı. Togo devleti futbolcularını geri çağırmış ve turnuvaya katılmamalarını sağlamıştı. Şimdi o togo ikinci kez cezalandırılmış bu sefer mafyalar, gangsterler tarafından değil de federasyon tarafından..ulann bu dünyada bi tane akıllı federasyon yok..

29 Ocak 2010 Cuma

NTVSPOR'dayız


Cumartesi günü saat 13.15'te, NTVSPOR'da yayınlanacak olan Yenilsen de Yensen de programına katılıyorum. Konu, Beşiktaş'ımızın kongresi. Söyleyecek sözü olup da mecra bulamayan arkadaşlar, yorumlara bırakınız lafınızı, orada dillendirelim.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Y.D. sana inanamıyorum


Yıldırım Demirören gerçekten de çok takdir edilesi bir hareket yaptı. Buna inanmak zor biliyorum lakin Sarı Fırtına'yı Beşiktaş'a geri döndüren isimYD oldu. Bu kararın zamanı, seçim yatırımı olduğu, Aykut Kocaman ile kıyası falan derken ağıza sakız olacaktır elbette Metin Tekin. Fakat tüm bu tartışmalardan uzak kalarak şunu söylüyorum ki, Beşiktaş'a en fazla yakışan insanlardan biri yuvasına geri döndü. Hoşgeldin Sarı Fırtına, fuleli adımlarla hoşgeldin...

23 Ocak 2010 Cumartesi

alisson stokke


HAITI


haitideki deprem sonrasi tum dunya, bu fakir ulkeye yardim elini uzatti, ABD deki unlulerin alisik oldugumuz yardim kampanyalari hergun artarak devam ediyor. mark wahlberg, george clooney, jack nicholson bir yardim kampanyasinda goruntulenmisler.

 NBA de gasol onderliginde derrick jones, treke Evans,joe johnson in bir gosteri maci yapip 500.000 dolarlik bir yardim yapacaklarini aciklamislar..

 bill clinton deprem sonrasi haititiye ulasti ve orada resmen dunyanin muhabirlik gorevini ustleniyor, devamli canli yayina baglanip son durumu yerinden bildiriyor.
 daha ismini veremedigim o kada cok isim, kampanya varki saymaya kalksak bloga sigmaz, abd hukumetinin yapisina,politik tutumuna herkes  gibi bende karsiyim fakat, toplumunu cok ayri bir yere koyuyorum, herkes cok yardimsever ve cana yakin. onun icin ulkemizde abd dusmani olmadan once soyle bir kez daha dusunmeye davet ediyorum..
 

KANKALAR BOBO& JO


(bobo ust en soldan ikinci, jo alt en sagdan ikinci)
 galatasaryin yeni transferi jo corinthias cikisli bir futbolcu, herkesin atladigi nokta jo ve bobonun zamaninda ayni takimda forma giymeleri. bobo ve jo cocukluk arkadasi, ayni donem corinthiasin altyapisinda forma giyip ayni donemde a tkima yukselmisler,brezilya genc milli takimlarinda oda arkadasliklarina varan bir hikaye,bobo yuvadan daha erken ucmustu tigana ve zago sayesinde onu kesfedip almisti besiktas, hatta soylentilere gore besiktas once jo'yu almak istemis fakat corinthias bonservisi yuksek tutunca bobo ile anlasilmis.. .
 jo'nunda brezilyadan ayrilisi uzun surmedi bir sezon sonra oda rusyanin yolunu tuttu ve bugunlere kadar gelen hikaye.
 son yillarda kluplerin genc yabancilara yonelmesini takdir ediyorum, hele bu son jo transferi beni benden aldi, henuz 23 yasinda iki sezon once 20 milyon euro bonsevis odenmis, brezilya milli takiminin formasini giyen adami premiere ligden alip getirmek az is degil.
  jo yu beraber izleyip kararimizi vericez bobomu, jo'mu?

21 Ocak 2010 Perşembe

ronaldinhonun donusu


  dunya futbolunda yildizlar vardir hani, macin skorunu, sampiyonluk yarisini, forma satislarini, ligin marka degerini dogrudan etkileyen, sozunu edecegimiz adam ronaldinho bunlari barcelonada full time, milanda part time yapti sonrasinda bu kadar futbol size  yeter diyip italyanin yolunu tuttu.. bu sene duzenlenecek olan dunya kupasinin etkisi kesin vardir fakat, messi mi ronaldomu cekismelerinden sikilmis olacakki son bir aydir cikti top oynamaya basladi, ama ne top oynamak, tum dunya futbolunu yeniden heyecanlandiran futbol resitali, interinde puan kayiplari ile milan zirveye yaklasti, hafta sonu oynanacak olan inter-milan karsilasmasi biranda son yillarda olmadigi kadar onem kazandi.. ronaldinho ve mourinhonun gecmiste iki farkli takim altinda barca&chelsea karsilasmalari gelmis gecmis en heyecanli maclari izlettirdi bu gozlere, resmen futbola doyurdular bizleri o donem.. ozlemeyen yoktur o kapismalari...
 simdi butun futbolseverler heyecanla bu karsilasmayi bekliyor.. ronaldinhomu? mourinhomu? intermi?milanmi? hepsini bu hafta ogrenicez. ronaldinhoya londrada chelsea ye attigi o muthis gol gibi bir gol yakisir, hani gol vurusundan once ufak bir samba gosterisi yapip tum chelsea defansini hipnotize eden, ayaginin iciyle  topu ittirip donemin bir numarali kalecisi olan pete chech'in mudehale edemiyecek kadar caresiz kalmasina neden olan gol.
  simdi ben soruyorum messimi-ronaldomu-ronaldinhomu yorumlar  sizin efendim..

18 Ocak 2010 Pazartesi

Yeteeeeeerrrrrrr


Şu bloğa yazmaya başladığımdan beri bir tane olumlu post giremedim arkadaş. Demirören'in bir yerlerde konuştuğunu duyduğumda kalbim nasıl sıkışıyor bilemezsiniz. Yine ne yumurtlamış, yine nasıl rezil etmiş yüzyıllık camiayı soruları geliyor ilkin aklıma. Sağolsun o da beni hiç utandırmıyor, her mikrofon gördüğü yerde çapını! belli ediyor.
''Beşiktaş'ın gerçek sahibi 22 bin kongre üyesidir'' işte son olarak bunu buyurmuş. Hayatında İnönü'nün önünde geçmemiş, maddi çıkarları için kulübün çevresinde dolanan, Galatasaraylı-Fenerbahçeli adamlar varken 22bin kişinin arasında onlar Beşiktaş'ın gerçek sahibi.
Her maçta armanın peşinden koşan, son maçta olimpiyatta zatürre tehlikesi yaşayan, cebindeki üç kuruş parayı kulüp kazansın diye Kartal Yuvası'na yatıran, 2000 lirası olmadığı için kongre üyesi olamayan bizler ise çapulcularız bu adamın! gözünde.
Sus artık adam sus. Sus ve git.Kongrede oy kullanacak şerefli, haysiyetli, insanlıktan nasibini almış BEŞİKTAŞLILAR da elini vicdanına koysun ve ona göre oy versin hiç değilse. Daha fazla kötülük yapmayın bu kulübe. Lütfen.

17 Ocak 2010 Pazar

SERGIO CANALES


 Ada ve ispanyol basini son 1 haftadir racing santenderin 19 yasindaki futbolcusu sergio canalesi konusuyor. sevilla macina canalesin attigi iki klas gol dev klupleri biranda transfer rekabeti icine soktu. ispanyol basini canalesi barcelona ve realmadridin ada basini ise chelsea ve arsenal istedigini yaziyor.
  canales basina,  gelen bu tekliflere sasirdigini, "ispanyada" mutlu oldugunu ve santanderin kendisi icin cok onemli oldugunu belirtmis.
  peki canales kimdir?
tam adi  Sergio Canales Madrazo, 16/02/1991 yilinda Santanderin  ufak bir kasabasi olan Madrazo'da dogdu. futbola dogdugu sehir santaderin altyapisinda basladi,sol ayagini muthis kullanmasi nedeniyle kisa surede santanderin  antrenorlerin ilgisini ceken canales henuz 16 yasindayken A takim ile idmanlara 17 yasinda ligde forma giymeye basladi.ispanyaNI  tum alt yas kategorilerindede forma giydi. ilk sezon onun icin pisme donemiydi. 2009/20010 sezonu basladiginda canales forma giydigi karsilasmalarda dikkatleri uzerine cekmeye basladi. ortasahada hucuma yonelik oynayan  canales kisa zamanda scoutlarin gozetimi altina girdi, sevilla macida o maclardan birisiydi ve canales oynadigi muthis futbolun yaninda iki harika gol atmasi transfer piyasasinin karismasina neden oldu...
 ben caneles verdigi demecten ispanyanin disina cikmak istemedigini anladim hedefi real yada barca.. yerinde olsam gozum kapali barcelonanin sicak kumsallarina inmistim bile, real de insan yiyen dinazorlarla basa cikmasi imkansiz, barcada xavi nin yavas yavas emeklilik zamani geliyor.
  canales attigi iki golun linki altta, ozellikle gol vuruslarindaki soguk kanlilgi ilgimi cekti, 19 yasinda bu ozguven baya saglam referans...

 http://www.youtube.com/watch?v=jr0yaokaQkc

16 Ocak 2010 Cumartesi

NECIP&ABDULKADIR


Mactan s.ktir et fotografa gel

ZIZU


bu halimle su adam benim antrenorum olsun, en az gattuso kadar kosar, messi gibi calim atar, raul gibi bitrir, hakan sukur gibi kafaya cikar, koeman gibi topa vurur, sergen gibi friki atarim...

SULTAN



  Turkiyenin  Sultani Turkan Soray  NTV de yayincilik hayatina basliyormus.. programin adi Sinema Benim Askim, sende tum Turkiyenin askisinim Sultanim.. Iste bizim ekranlarda gormek istedigimiz isimler..NTV ye buyuk alkis, bir kanal ancak bu kadar islerindeki en kaliteli isimleri bir araya toplayabilir... Programin ilk bölümü 16 Ocak'ta yayınlanacak ve  her Cumartesi 20:10’da seyirciyle buluşacak.
  Sira imparatorda...

CARSI TV.


  besiktasli olmamla hic alakasi yok, su ulkede taraftar denilince bir tek grup gelir akillara oda "CARSI" ve bunu bazi gruplarin adini daha cok kitlelere duyurmak icin yaptigi,tekme tokat kavga ederek degil, yaptigi tartismasiz buyuleyici tribun sovlariyla, hazirladigi guncel durum pankartlariyla, 90 dakika skor ne olursa olsun takimi atesleyici sloganlari marslariyla, siyasi konularda sergiledigi durusla, yardim kampanyalari duzenliyerek engellilere, ogrencilere, yardima muhtac olanlara destek vererek, inandigi zaman kendisine ait olan desibel rekorlarini kirarak tartismasiz dunyani en iyi tribun gruplari arasinda...
  bugun internet uzerinden saat 14:00 de forzabesiktas.com da yayina baslayacaklar, ilk konuklar alen makaryan ve erdem ulus. CARSIya yayin hayatinda basarilar diliyorum, eminim tipki diger islerde oldugu gibi farkli ve basarili olacaklar ve besiktaslilarin gogsunu kabartacaklar.

15 Ocak 2010 Cuma

JESSICA

ONCE




SONRA

YOU LL WALK WITH US


  ada basini rafa benitezin ipini cekmis durumda, liverpool berbat bir sezon geciriyor, league cup ve FA cup ta yoklar sampiyonlar liginden elendiler sampiyonluga zaten yillardan beri hasretler. rafael benitezi takimi cok yumusak adamlardan kurdugu icin elestiriyorlar, ustune xabi alonsonun yerine aldigi aquillanin bir turlu beklenileni verememesi, maxi rodriguez daha bir mac bile forma giymedi fakat onunda topsuz oyunda ne kadar top ve adam kovaliyacagini az cok kestirebiliyoruz.
  ada basini guus hiddinki yakistiriyor liverpoola.
  guusta bos durmamis yapistirmis aciklamayi hemen: "ingilterede tekrar calismak istiyorum" mourinhoda istiyor..
  hiddink ardindan eklemis rusya futbol federasyonu ile oturup gelecegimi konusmam lazim, orada anlatilmak istenen tazminatimi rusya futbol federasyonuna odeyin bende sizin oluyim, olay bundan ibaret...
  bende bizim milli takimin basina neden bu adam getirilmiyor diye dusunuyorum...

MESUT JUVEYE DOGRU


TUPCU SEVIYORUM SENI



Yonetim gider ayak belkide bize yapacagi en buyuk iyiligi yapti, holosko ile 3 yillik sozlesme imzaladi. Sezon sonunda buyuk ihtimal guney afrikadaki duzenlenecek olan dunya kupasinda forma giyecek olan holosko fiyatini ikiye katlamasi isten degil.. hatirlarsaniz ertugrul saglam doneminde 5 milyon euro ve burak yilmaz, koray avci yi vermistik manisaya. sezon sonunda bedavaya gitmesi ikinci bir tabata etkisi kesin yaratirdi.
 birde anlamadigim sey 5 milyon euro ve ustune iki oyuncu verdigin adamla neden 2 yillik sozlesme yaparsin?

14 Ocak 2010 Perşembe

MESUT OZIL


  avrupanin en cok dunyanin ikinci en  okunan gazetesi almanyadan bild, bu boyle yillarca gitti gidiyor. peki bu sabah bild'in web sitesini actigimda beni ne karsiladi, yukaridaki fotograf, ve fotografin ustune kocaman nutellanin yeni reklam yildizi mesut ozil yaziyor... Dogrusunu soylemek gerekirse gurur duydum, bir turk kokenli genc almanyada ilk yarinin en iyi futbolcusu seciliyor ve bunu werder bremen gibi mutevazi bir kluple, ilk yariyi 6. olarak tamamlamalarina ragmen basariyor.
 cok ince olacak ama soylemezsem icimde kalir, fotografta bulunan diger uc kiside aktor falan degil hepsi mesut gibi almanyanin gelecek vaadeden oyunculari arasinda gosteriliyor neuer, howedes(schalke), hummels borussia dortmund ta forma giyiyor. fakat haberin basliginda mesuta vurgu yapilmasi, onun one cikartilmasi benim sevincim ikiye katladi...
 

MAXIMILIANO


  bizim basin ardayi liverpoola transfer etmeye  devam ederken, liverpool maxi rodriguezi kadrosuna bedava katmayi basardi. 3.5 yillik anlasma yapmislar arjantinliyle. ust seviyede oynayabilecegi en az  2 yil daha var. arjantinliler icin her zaman zor  olmustur ingilterenin yagmurlu iklimi, ingilizlerde bu yuzden fazla yonelmezler guney amerikalilara ve  ozellikle arjantinlilere. sozunu ettigimiz maxi olunca tabi isin rengi degisiyor, ayaginda top tutmayi seven  ve birebirde paslasmak, yardimlasmak yerine daha cok rakibini calimla gecmeyi deneyen oyuncu, cok dayak yer ingiliz stoperlerden.
 transferde en buyuk etken tabiki ispanyol  benitez, mevcut kadrosunda uc arjantinli mascherano, insua, bruna 3 brezilyali ve 5 ispanyol oyuncu oldugunu dusunursek pek fazla uyum sorunu olacagini dusunmuyorum.
  liverpool  adina cok yerinde bir transfer, ellerinde skoru degistirebilecek gerard ve torrres'ten baska oyunculari yok, maxi bu acigi kapatabilecek bir oyuncu, kanat oyuncusu olmasina ragmen golcu bir isim, sene sonunda dunya kupasinin olmasi maxi icin ayri bir motivasyon kaynagi.
  eger sezon  sonunda en azindan sampiyonlar ligi bileti alinamazsa basta ispanyol hoca benitez, ispanyolca ve portekizce konusan bir cok futbolcu ingilterenin yagmurlu havasina hasret kalacaktir...

Helal olsun sana


Stalker'ın bloğunda gördüğüm bir yazıyı buraya koyamadan duramayacağım, kızmaz bize umarım. Tüylerimi diken diken eden, milyon dolarlık eşşeklere insanlık dersi veren 16 yaşındaki Adanalı kardeşimizin gözlerinden öpüyorum. İşte gerçek Beşiktaşlı böyle olur:
"Az önce Adana Seyhan Oteli'nde Demirören'in panelindeydim. Oradaki insanların yarısından nefret ettim, her sorudan sonra alkışlayan, "Bravo Başkan" diye çığıran kalabalıktan ben de nasibimi aldım. Benden önceki ve sonraki birçok soru "Başkanım arkanızdayız, destekliyoruz, başarılar" ile başlıyor veya bitiyordu. Ben söz alınca 16 yaşında olduğumu söyledim. Batuhan konusunu sordum, Avrupa kulüplerinin istediği adamı niye gönderiyoruz dedim, disiplinsizliğinden yakındı. Fenerbahçe maçından bir gece önce gece kulübünde eğlendiğini söyledi. Hatayı kendimizde aramalıyız dedim, 14-15 yaşından beri altyapımızda olan çocuğa Beşiktaşlılığı, disiplini öğretemediysek bence hata bizde dedim. 50 futbolcu arasından bir çürük çıkabilir dedi. Ayrıca az önceki soruyu dinleseydin bunu sormazdın dedi, halbuki dinlemiştim ve sorduğum kısmen farklıydı. Bir sorum daha olacak, Fulya projesini başarıyla tamamladığınızı, yılda 15 milyon euro getireceğini söylüyorsunuz, tebrik ederim belki birçok başkanın yapamadığını yaptınız, ancak okuduğum, duyduğum kadarıyla bazı başarısızlıklar var dedim. Ne gibi dedi, mahkemelik olundu, birtakım haksızlıklar var, payımızı alamıyoruz diye geveledim, dolandırıcılık, yolsuzluk diyemedim. Ne diyeceğini öğren öyle gel, Beşiktaş başkanıyla böyle konuşamazsın dedi, insanlar alkışladı, peki teşekkür ederim dedim oturdum yerime. Ordan birisi Galatasaray ve Toki'ye bak, biz daha başarılıyız dedi. Daha sonra yemekte gittim yanına, özür diledim, naçizane fikrimdi dedim, merak etme dedi göz kırptı. Daha sonra kürsüye çıktı ve 5 yılda 5 kupa, Ferrari, Ernst transferleri dedi, Nobre'den iyi santrfor o kadar ucuza gelmez dedi, desteğinizi bekliyorum dedi, insanlar alkışladı..."

AYIPOLUYOR





  13 eylul 2009 MAN. city formasi altinda eski takimi arsenale  gol attiktan sonra rakip taraftarlari tahrik etmek icin tami tamina 92 metre depar atan adebayor, dun afrikada bir televizyona verdigi roportajda uzerinde arsenal  formasi olmasi, arkadasin hangi ruh hali tasidiginin acik acik gostergesi. organize islerde cem yilmaz unutulmayan bir repligi var "dayak nedir? neden atilir" adebayorunkiside o hesap...
 arkadasin yedi yasinda topa vurarak yurumeye  basladigini ayri bir postta anlatiriz...

13 Ocak 2010 Çarşamba

İşte bu olmadı: 1-3


Dün akşam Kasımpaşa'ya 3-1 kaybettiğimiz ve kupaya büyük ihtimal veda ettiğimiz maç hakkında yazılacak çok şey var aslında. Misal Ramazan Özcan'ın bir amatör kaleci becerisi dahi gösterememesi ve vitesse maçında yedirdiği 4. golde verdiği kötü sinyalleri resmi müsabakaya da taşımış olması ilkin.
Ya da tüm çocukluğum boyunca övünülen Beşiktaş özkaynak düzeninden, dün sahada olan İbrahim Kaş gibi ne idüğü belirsiz bir topçunun yetişmiş olması ve bu adamın beleşe gönderilip bilmem kaç milyon avroya kiralanması.
Veyahut Mustafa Denizli'nin, Necip isimli pırlanta kardeşimizi böyle bir maçta kurtlar sofrasına atması ve o çocuğun yapacağı bir hatada futbol hayatını ikinci lig seviyesinde sürdürme ihtimalinin %90 olması.
Olmadı, Demirören'in yetmez arkadaş yetmez diye tutturmuş olmasının bize çektirdiği kabir azabı.
Bunların hepsi konuşulur, tartışılır, açıklanır. Ama bir tek şey açıklanamaz. Dün gece BEŞİKTAŞ forması giyip sahaya çıkmış olan o topçuların isteksizlikleri, ruhsuzlukları...
O formayı giysinler diye kimse yalvarmıyor kendilerine. Siyah beyaz renkler içinde Hakkıları, Şerefleri, Sebaları, Tunaoğlunu, Feyyazı, Metini, Rızayı, İlhanı gören gözler, İnönü'ye sizin gül yüzünüz için gelmiyor bilesiniz. Dolmabahçe'nin havasını soluyabilmek için kuş kadar asgari ücretinden bilet alan memleketimin Beşiktaşlı emekçileriyle ve bizlerle dalga geçmeyi bırakın.
Yenilin, kaybedin ama bu hale gelmeyin. Buna yürek dayanmaz...

11 Ocak 2010 Pazartesi

Senin ağzını yerim ben!!!


Büyük başkan! Demirören bu kez de Mersin'de konuşmuş. Yeniden başkan seçilirsem stad yapıcam buyurmuş. Yapamayacağını biliyoruz da mevzu bu değil. Konuşmasının içinde daha da dikkat çeken bir bölüm var. Demirören diyor ki, "taraftarın kalitesini düzelteceğim". Şimdi bu lafın üzerine değil post, kitap yazılır.Kendilerinin tribünlere sokup Denizli maçında taraftar dövdürttüğü o yaratıklardan bahsediyorsa amenna. Ama biliyoruz ki, 'Yeter Yıldırım Demirören' diye bağıran gerçek Beşiktaşlılardan bahsediyor kalitesiz diye. Seçimden sonra bir Demirören başlığı açıp, icraatlarını sıralamak boynumuzun borcu. Lakin şimdilik şunu söyleyip bırakalım, "Bu kulüpte başkanın kalitesi çok ama çok artmalı"
PS:İlk postumu da Demirören'e ithaf etmiş oldum. Mecrayı bize açan İ.Meriç'e sevgi,saygılarımla. Hoşbuldum.

10 Ocak 2010 Pazar

RIJKARD


senin ne bir B planin varda nede futbolun f sini bilmiyosun bu ulkeye gore. bunu soyleyenlerin kucukken topa dahil vurmamasi ise isin aci kismini gozler onune seriyor. ben seni hic elestirmedim, kendime olan ve sana olan saygimdan dolayi yapmamda zaten. o gucu kudreri kendimde bulamiyorum acikcasi, ne haddimize. ama senin bana hissettirdigin birsey varsa, oda adam gibi adam olman ve topcuna icten sarilabilen bir hoca olmandir, saygilar rijkard.

RAF&AQUILANI

 sezon basinda liverpool xabi alonsonun gidisinden sonra dogan boslugu roma klubunden aquilaniyi 21.4 milyon sterline transfer ederek bi bakima doldurdugunu dusunmustu, fakat aquilanin sakatliklari  form tutamamasina  ve yedek klubesine demir atmasina neden oldu..  ingiliz basini  yakalamis malzemeyi..


lampard xavi NECIP


  serdar ozkanin adini 7  sene once  duydugumda ne hissediyorsam necip icinde ayni duygulari hissediyorum. cok degil bundan bir kac yil once altyapida serdar adinda bir genc oldugunu ve besiktasta gelecegin yildizi olucagi soyleniyordu , hatta hic unutmam lucescu zamaninda serdar 16 yasinda A takimla idmanlara cikiyor, bu idmanlari izleyen fanatik gazetesi muhabirleri serdari yere goge sigdiramiyordu, lucescu sut calismalarinda A takim oyuncularina serdari ornek gosterip firca attigini bile okudugumu biliyorum ben, sonrasinda serdar'in  istanbulspor ve A.sebatspora kiralik olarak yolu dustu, ordanda haberler guzeldi. yazilanlar serdarin  azimsanmayacak isler yaptigini yaziyordu, sonrasinda tekrar besiktas... ve gunumuze kadar uzanan hikaye.. taraftarin serdar hakkinda neler hissettigini anlatmiyacagim.
  simdi bir necip var herkes lampard oldugunu soyluyor, digeri cikip teknigini overek daha bir xavi tipi ortasaha oldugunu savunuyor, beyler napiyoruz biz... bir durun bir kendinize gelin tamam adam yetenekli ama serdarin ne eksigi vardi necipten hatta serdar 16 yasinda cikmaya basladi takimla idmanlara del bosque, tigana ve lucescu gibi adamlarla calisti bu adam ve serdar verebilecegimiz en iyimser ornek onun icin serdari bilincli sectim. serdari bugun takasta besiktas herhangi bir umut vaad eden futbolcuyla takasta kullansa kac kisi ayaga kalkar serdarin arkasinda durur...
  bu  takimin altyapisindan sergenle, nihat gibi turkiyenin belkide en yetenekli iki adami cikti, sizce besiktas ne kadar kullananbildi bu adamlari. eger besiktas bu iki adaminin arkasinda dursaydi 1996 dan 2010 a kadar olan surecte sizce 2 yerine kac sampiyonluk gorurduk, bu en iyimser ornekleri bilincli olarak verdimki isin vahamiyeti daha iyi anlasilsin.
  bugun necip iki pas verdikten sonra zafer cigliklari atiyorsak, yarin necip iki pas attiginda bu adama kufur etmiyecegimizi kimse bana gelip anlatmaya kalkmasin.. calismalisin necip...

kim&justin


8 Ocak 2010 Cuma

BABA OGUL FUTBOL


Acetonun cok guzel yakaladigi  bir kavramdir "baba ogul futbol".hemen hemen  her cocuk ilk babasinin yaninda baslamistir futbol izlemeye, takim tutmaya, maclara gitmeye, bir takima sozcuklerle anlatilamayacak sevgi ile baglanmaya, daha sonra herseyde oldugu gibi baba sizin kendi ayaklarinizin uzerinde durabildiginizi gorunce sizi birakir, ilgilenmezmis gibi yapar ama her zaman gozu siz anlamasanizda uzerinizdedir.
  bende babamla basladim futbolu izlemeye sevmeye, besiktasi tutmaya. babam bir ogretmen, hani su size sadece ders anlatmayan, hayati ogreten, kitaplarin arasinda yillarca kaliplasmis olan  bilgileri kafaniza sokmaya calismayanlardan. ben hic ogrencisi olamadim babamin, fakat konuk ogrenci olarak katildigim cok olmustur derslerine.bence babamin ogrencisi olmamamda iyi olmustur cunku alacagim notlarin her zaman altinda puan verirdi bana buna eminim, bunu daha cok calismam icin ve kayirildigimin dusunulmememsi icin yapardi.
 konumuz aslinda babam degil. babamla yasadigimiz bir anidan ibaret.. babam da benim gibi besiktasli fakat biz besiktas maclarina degilde hemen evimizin yaninda olan zeytinburnunun maclarina giderdik beraber, hani zeytinburnunun 1. ligde oldugu yillar. yanlis hatirlamiyorsam 1995 senesiydi daha 9 yasindayim o zamanlar yine bir sabah evde kahvaltiyi yaptik ben babamin elini tuttum stadin yolunu tuttuk. babamin cok kotu bir huyu vardi ki hala var, herseye tam zamaninda gitme hastaligi, bu bizim cogu zaman maclara girememize neden olmustur.  yine oyle birgun macin baslamasina 10 dakika falan var stadin heryerinde insanlar var belliki stad dolmus millet disarda kalmis benim gozlerim doluyor stada giremiycez diye, babam hatasinin farkinda tabii elimden tutup stadin diger tarafina dogru yol aliyoruz orasi fazla kalabalik degil , hatta etrafinda insandan cok polis var, stadin duvarinda bir tabela var  seref tribunu yaziyor, ben tabi daha o seref tribunun ne anlama geldiginin farkinda degilim.. babam kapiya dogru yoneliyor ve yasli bir polise icerde yer olup olmadigini soruyor,
-burasi seref tribunu beyefendi kartiniz varmi
-kart yok, ogretmenim
-ozaman siz buraya giremezsiniz
-ne yani biz serefsizmiyiz
o ani dun gibi hatirliyorum, sonrasinda o yasli polis iki elini yana aciyor ve ben napayim der gibi bir mimik yapiyor babama.
 fakat babam kafaya koydu girmeyi o polisi gectik kapiya yoneldik kapida polis olmayan bir yelekli gorevli vardi, sanirim babamla polis arasinda gecen diyaloga sahit oldu, babam  gorevliye selam verdi ve gorevlide babama selam vermekle yetindi, biz iceri usulca girip bombos olan seref tribunune oturuyduk. macimizi izledik ve ben sadece macla alakali konustum, diger konuyu acmadim bile.  belkide bugun bu olayi anlatsam hatirlamaz , ama benim icin unutulmayacak anlamli bir  aniydi...

7 Ocak 2010 Perşembe

HANGIMIZ SUCLU


 guzel ulkemin, guzel federasyonu galatasarayin cemal nalga skandali sonrasi sildigi 5 puani geri vermis..
iste sadece bu olay turkiyede sporu yonetenlerin spor ahlakini,  mantalitesini, spora bakis acisini acik acik gozler onune seriyor. suan bu yaziyi yazarken inanin 10 kere dusunp oyle yaziyorum cunku cok agar seyler soyleyebilirim.
  olay olmus kapanmis, zaten herseyi unutan bir milletiz, ama birilere bu durumdan rahatsiz olmus nasil kaos yaratiriz diye ellerinden geleni yapiyor.
 benim icin bu olay inanin adi gecen kluple falan ilgisi yok, bu olayi hangi klup yaparsa yapsin dusuncelerimden hicbir sey artmaz eksilmez.basketbolu biz yillarca futboldan daha temiz, entellektuel kisilerin yaptigi ,takip ettigi, sikeden, skandaldan uzak, bir spor dali olarak bildik. yanilmisiz...
 oysaki biz ne yaparsak yapalim o isin icinde hep soru isaretleri olacakmis.
 ciddi ciddi sporu yonetenlerin zeka seviyesinin taraftardan daha dusuk oldugu kanisina variyorum...
 sen nasil bir zihniyetsinki x klubun yaptigi resmen sikeye, hileye, haksiz kazanc saglamasina bir ceza veremezsin, hani senin nerde gucun, kudretin, klupler mi buyuk senmi?
 yarin bir baska klup ayni seyi yapsa yinemi ayni seyi yapacaksin? yoksa once klubun renlerine, yoneticilerine, elinin ne kadar uzun olduguna, yoneticilerin ailesinin ne kadar koklu oldugunami bakacaksin.
 insanlar sporu  milattan once kesfettiginde yillarca kendilerini gelistirmek, daha iyi vucuda sahip olabilmek, cinsel guclerini arttirabilmek, avlarini daha kolay yakalayabilmek icin yapmislar. ne zamanki sporun icine para girmis rant girmis,yarisma girmis insanlar toplanmis kendi aralarinda demislerki artik biz klupleri, sporculari, sporla ilgilenen kim varsa ne varsa bunlari yonetecek, kurallar koyacak, adaleti saglayacak, kim oyunbazanlik yaparsa onu cezalandirabilecek kimsenin itiraz edemedigi bir kurum yapmamiz gerekiyor. bunun adina bizim ulkemizde federasyon deniyor.
 dunyada zaten esi benzerine ancak bizim gibi ulkelerde rastlanabilecek bir olay yasanmis,  senin bu isin ustune butun gucunle, yaptiriminla gitmen o sike icinde kimin adi geciyorsa omur boyu spordan men etmen adi gecen klubu bu kisileri klubun icinde bulundurmasindan dolayi en azindan kume dusurmen gerekiyor.  ama sen ne yapiyorsun ben soyliyim once klube 5 puan gibi komik bir ceza veriyorsun, tabi gucun ancak sahislara yetebildigi icin onlara 1-2 yil  neyse  spordan diskalifiye ediyorsun ki bence o cezada yetersiz cunku o kisiler sporun ne icin yapildigini coktan unutmus! ama turk milleti uyudugu icin, sen ne zaman 5 puan silme gibi sacma sapan bir karar verdiginde insanlarimiz, sporla ilgili ne kadar sivil toplum orgutu varsa, en buyuk rakiplerin, TBL deki tum takimlar ayaga kalkmadigi, ekstra cezalar verilmesi gerektigini savunmadigi icin, x klubun yoneticilerine, arkasindaki guclere sirin gorunebilmek icin klube verdigin o buyuk cezayida iptal ediyorsun...
 biz zavalli halk siz ve sizin gibi yoneticlerden biktik usandik, birakin artik yakamizi, o koltuklar sizin kisisel baglantilarinizi guclendirmek, cebinize birkac milyon dolar girmesi icin degil, oraya hakki, hukuku getirmeniz, biz halkin, sporseverlerin daha kaliteli yarismalar, rekabetler izlememiz icin getirildiniz. siz sporu tehlikelerden, duzenbazlardan, sahtekarlardan, sikeden korumaniz, sporu lekelemeye calisan kisileri yok etmeniz icin oradasiniz. eger bunlari siz temizliyemiyorsaniz biz halk kime guvenicez, bu pislikleri kim temizleyecek. taraftarlar kendi arasinda temizleyecek diyorsaniz, oda oldu yasandi, insanlar birbirlerine tekme tokat atarak, kufrederek, assagilayarak, kim daha kalabaliksa daha gucluyse  az taraftari olani gucsuz olani ezmeye calisti ama hicbirsey degismedi, duzelmedi, onarilamadi, dahada kotuye gitti.
  bu ulkenin spor federasyonuna, adaleti saglayan mahkemesine, bizleri yoneten partilere guvenemiyorsak biz ne soylesek yazsak hepsi bos. nede olsa bu yazilari benim gibi bu isi para icin yapmayan kisiler yazacak, beni kac kisi okuyorki, gazetelerde belki vardir oyle yazarlar onlarda bu isin ustune gitmek isteyecek, ne dusunuyorlarsa yazacaklar, bazi seylere isyan edecekler, fakat yazisina gazeteye gonderdiginde yonetimin filtresinden gecemeyecek, cunku bu ulkede tarafsiz medya denen kavram henuz bizim kelime dagarcimiza girmemis. bizler medya, federasyon, politika, mafyanin beraber yasadigi, beraber dusunup karar aldigi  yerde  sadece halkanin en ufak zincirleriyiz.
  son sozumu yazicam ve noktayi koyucam daha fazla kurcalamak istemiyorum, bu yazida ne anlatmak istedigimi herkes anlayacaktir, bunu en iyi aciklayacak soz aslinda imam cemaat iliskisinin kendimce suan uyarladigimdir "bizde imam siciyor, cemaat osuruyor"

ronaldinho&beckham


milan genoa macinin ozetini izledim youtube dan milan genoayi 5 lemis. beckham tekrar san siroya cikmis, bu seferki bir digeri kadar cafcafli olmadi.  ozetleri izlerken bir kare carpti gozume milan 4-1 onde  penalti kazaniyor ve takimin penalticisi ronaldinho topu aliyor ve beckhama uzatiyor beckham kullanmak istemiyor ronaldinhonun israrli bakislari surerken goruntu orda kesiliyor ve penalti atisina geciliyor topun gerisinde ne ronaldinho var nede beckham,  atisi  kullanan huntelaar, golu yapiyor fakat benim aklima golden  mactan cok o kare kaziniyor,aslinda orda ronaldinho nun maksadi beckhama guzel bir jest yapmakti ama beckham mutevaziligi elden birakmadi, takimdan gonderilecek huntelaarin biraz parlatilmasi gerekiyor tabii. .zamaninda beckham real madride transfer oldugundfa barca ronaldinho ole cevap vermisti reale, 5 sene once tartismasiz dunyanin en iyisi ronaldinho ve tartismasiz en iyi kanat oyuncusunu beckhami milan formasi altinda sanki emekliliklerini beklermis gibi gormek benim canimi sikiyor, istermisiniz bu ikili bu sene sampiyonlar ligini kazansin beni ters koseye yatirsin... macin goruntulerini alttakii linkten izliyebilirsiniz
http://www.youtube.com/watch?v=xGNAiGtRlDQ

6 Ocak 2010 Çarşamba

TABATa 8 BAtUHAN 5 MILYON EURO


  Sezon basi tabatayi 8 milyon euroya transfer eden buyuk baskan yildirim demiroren, batuhan icin 5 milyon euro bedel bicmis. aslinda soylenecek o kadar cok sey varki, bu aradaki celiski benim gercektende aklimi kacirmama neden olabilir. bir klup ancak bu kadar kotu yonetilebilir, haysiyeti, serefiyle oynanabilir.
 baskan sana bir soru sorucam sirbistanda 19 yasinda bir cocuk var adi batic, bu arkadas sirbistanin butun alt yas   milli takimlarinda forma giymis gol rekorlarini alt ust etmis, 1.92 boyunda avrupanin dev takimlariyla adi geciyor, sozum ona sirbistanin gelecekteki en buyuk golcusu olarak gosteriliyor, gectigimiz sezon partizan takimindan, pismesi icin Jagodina takimina yollaniyor, adamlarin pismesi icin gonderdigi  o batic takiminin degisilmezi oluyor, jagodina sehri resmen batice tapiyor, batic oynadigi 11 macta 8 gol atiyor, oysaki partizan takiminin esas forvetleri 40 macta neredeyse batic kadar gol atabilme basarisi gosteriyor. batic sezon sonu yuvasi partizana donuyor, partizan taraftari heyecanla oz evlatlari baticin maclarini iple cekiyorlar, fakat bir soylentidir partizanin hocasi, baticin biraz daha pismesi gerektigini soyluyor ve kiralanmasi icin bir takim bulunmasini istiyor. taraftar kisa sureli bir sok yasiyor nasil olurda bu genc adama guvenilmez oysaki daha batic 17 yasindayken bir yigin premiere lig takimi batice talip olmus, ama partizan yonetimi sen bizim evladimizsin seni birakmayiz diyerek cocugu kandirmislar, batic gittigi jagodinada  yeteneklerini gostermis fakat partizanin hocasi batice bir turlu guvenememis. aslinda basinda cok yuksek sesle konusulmasada batic ile hoca arasinda tatsiz seyler gectigi konusuluyor ve hocanin batici bu yuzden takiminda gormek istemedigi dusunuluyor. fakat partizanin son senesinde rakiplerinde formsuz olmasi nedeniyle 2 kupa kazanmasi  partizan hocasinin elini kuvvetlendiriyor ve yonetim hocayi dinliyor. batice takim aranmaya basliyor, oysa jagodina batic icin teklifini yapmistir, baticte jagodinada oynamak istiyordur nede olsa tanidigi, basarili oldugu takim . taraftarlarin sevgilisi, fakat partizan yonetimi hayir biz seni baska takima vericez diyorlar ve isleri ellerine yuzlerine bulastiriyorlar, takim bulunuyor fakat batic omzundan sakatlaniyor ve  ufak bir olayda batici klup yonetimi arkasindan vuruyor ve kadro disi birakiyorlar, batic allah sizi bildigi gibi yapsin diyor ve arkasini donup partizana donuyor. partizanin hocasi bu kotu supriz nedeniyle uzgun fakat batic sakat oldugu icin bir o kadar sevicli. batic sakatligi atlatiyor form tutmaya basliyor partizan taraftarlari devre arasini iple cekiyor fakat unuttuklari birsey var partizanin hocasi, o tekrar sahne aliyor ve batici kiralik vermek istediklerini soyluyor, batic saskin, batic ne oldugunu farkinda degil, nerede hata yaptigini bilmiyor, o19 yasinda  isin icinden cikmaya calisirken, is bilmis baskan cikiyor baticin bonservisini 5 milyon euro oldugunu acikliyor.

  simdi baskan yildirm demiroren sen bu baticin yerinde olsan baskanina ve hocana ne kadar guvenirsin, eger bu adami satamazsan artik ne kadar faydalanabilirsin, bu adam buldugu ilk firsatta baska bir klube gidip orda efsane olmak istemezmi,hele hele batic allah korusun kizilyildiza gider  ustune birde gol makinasi olarak birgun sizin karsiniza cikarsa sen nasil hesap verirsin partizanin siyah beyazli taraftarina ...

EFSANE DEPORTIVO


 Yil 2000, o sene ispanyada garip seyler oluyor, deportivo gibi  mutevazi bir sehir takimi barcaya ve real e kok sokturuyor, o zamanlar ne barcanin 4-3-3 u var nede real galaktikos devrimini baslatabilmis degil. deportivo ozellikle evinde rakiplerine nefes aldirmiyor. real in kadrosunda seedorf, etoo, raul, mc manaman, en pahali turk ihracati balic, yollari turkiyeye dusecek olan r.carlos, anelka, klubede del bosque var.real madrid icin sezon hicte iyi gitmiyor, riazor deplasmaninda deportivo dan 5 yiyorlar belkide real madridin galaktikos devriminin atesini fitilliyen olay oluyor.
 barcelona reale oranla o sezon daha derli toplu gorunuyor, kadrolarinda kluivert, rivaldo, daha henuz hain ilan edilmemis taraftarin sevgilisi figo, luis enrique, kaleci reina,son uc isime dikkat, tecrubeli orta saha pep guardiola ve gelecek vaad eden kontenjaninda kendilerine yer bulan  puyol ve  xavi. klubede sezon sonu bileti kesilecek olan hollandali van gaal. onlarda riazor stadindan 2-0 boynu bukuk ayriliyor o sene.


  gelelim efsane deportivoya, yillarca la liganin orta sira takimi olan deportivo antrenor irruretanin onderliginde muthis bir takim yaratiyor, takimin saha icindeki patronu  brezilyali hircin cocuk djalminha,  orta sahanin gizli kahramani mauro silva, yasli kurt donato, sezon basinda takima tenerifeden 8.6 milyon euro karsilignda gelen roy makaay, fasli naybet, jaguar kaleci songo'o, ispanyanin milli sol beki romero, sag bek manuel pablo, tangocu Turu Flores, sezon sonunda galaktikosun bir parcasi olarak 26 miyon euroya reale gidecek ve oradan yolu floryaya kadar uzanacak brezilyali flavio conceicao son olarak o sene sadece 23 yasinda olan, real madridten ithal edilen sezon boyu sadece bir mac kaciracak olan orta sahanin dinamosu victor sanchez.
 o sene djalminha ve arkadaslari ozellikle riazor oynadiklari tatli sert futbolu  ben gibi cogu futbolseverin begenisini kazanmisti. roy makaayin 22 gol attigi sezon muthis kariyerinin baslangici oluyordu. djalminha ise  belkide cok buyuk bir yildiz olarak anilmamasinin sebebi olan hircinligini sadece o sene dizginliyebilmisti. sezon sonunda la ligada deportivonun sampiyonlugu ispanyada ve dunyada adeta sok etkisi yaratiyordu. barcelonada ve realmadridte huzun galicyada ise gurur ve sevinc... galicya bolgesinin katalunya gibi bir ozerk bolge oldugu  dusunulurse deportivonun kazandigi sampiyonluk sadece bir futbol takiminin basarisi olarak anilmiyordu, binlerce kisi galicyanin sonunda kazandigi zaferi kutluyordu..


  O gunlerden bugunlere la liganin koprusunun altindan cok sular akti, deportivonun sampiyonlugu ligin iki devine tokat gibi geldi ve real sezon sonu galaktikos donemi figo ve conceicao transferleriyle resmen acikladi.galaktikos donemi zidane, ronaldo, beckham, owen gibi isimlerle devam etti ve gunumuze  ronaldoyla, kakasiyla hala devam ediyor.
barca figo'dan sonra daha bir takim olma yoluna gitti alt yapisina daha cok onem gosterdi, puyol ve xavi nin ardindan a takimin yolunu oleguer, iniesta, valdez bir sonraki jenerasyondan pigue,messi, kirkic, busquest, pedrolara kadar geldi.  bu surec zarfinda barcelona sampiyonlar ligi kupasini  iki defa muzesine goturuyor ayni kupayi real madrid muzesine 1 kez goturuyordu.

  olayin ozetini yapacak olursak, hani her zaman cekisme, rekabet lige heyecan, kalite getirir diyoruzda o rekabet baslayinca buyuk takimlarimiz kucuk anadolu kluplerini sille tokat assagiya indiriyor vede biz bunlara maalesef kendi tuttugumuz takimlarin menfaatleri ugruna ses cikartmiyoruz yaa.. galiba yanlis yapiyoruz...