21 Şubat 2010 Pazar

besiktas:1 galatasaray:1 havlu havada

mactan once meksikalilarla cok fena kapistim.. adamlar dos santos diye basimin etini yiyor 1 aydan beri.. mac oncesi tek bir dilegim vardi o da dos santosun golu atip maci kaybetmememizdi.. en azindan bu istegim gerceklesti..
sergenin isyanini yarin yazisini okuduktan sonra size yorumluycam, gitti 20.000$ yana yana.. maca formsuz nihatsiz, gucsuz tabatasiz, yasli yusufsuz ve tek golcu bobosuz basladi hazretleri.. holoskonun 2 nobrenin1 ve ekremin 1 golu var koca sezonda.. ilk yari gol atmamiz mucizeden de ote birseydi nitekim nobrenin emre gungore net bir fizik ustunlugu kuramamasi nedeniyle gol umutlarimiz ikinci yari duran toplara veya karambol pozisyonlara kaldi..
 ikinci yari hazretleri oyundan memnunduki degisiklik yapmadan devam etti.. biz golu beklerken riijkard jo'yu sahaya surdu onun pasinda arda bobonun ilk yarida fenere attigi golun bir benzerini ayni kaleye atti hayelleri soldurdu...
 golu atan arda bir dakika sonra benden bu kadar deyip sedyeye atladigi gibi ortadan kayboldu. bizim meshur dos santos oyuna girince beni bir korku kapladi tabii, ulan dedim bu bi tane sallarsa bir daha amerikada bana futbol konusmak yasak.. ama nerde dos santos yurumekten aciz olunca bir rahatladim..
 beklenen gol duran toptan geldi nihatin ortasinna topu mincikliyan franco topu sivoka iletti o da topu yere sektirip kaleyi ince gordu..
 taraftarin kicini patlatircasina tezahuratlari baslayinca bizimkiler derbide olduklarini hatirlayip son bir care saldirdilar ama ne care... mac 1-1 bitti, dun yazdigim gibi simdi besiktas havluyu elinde tutuyor herhangi bir puan kaybinda havluyu sezon icin aticaz..
 son soz taraftara iyi guzel takima dondunuz, cezalariniz kaldirildi, hersey gulluk gulistanlik ama ardaya mac oncesi kufur ne oluyor.. o adamki carsi icin cok buyuk taraftar demis, sadece 1.5 yil once tum turkiyeyi sokaklarda sevic nagralari attirmis genc futbolcu, hepimizin umudu, gururu.. ona ne kadar kufur eden taraftar, izleyici, seyirci varsa hepinize lanet olsun....

megan fox

passion play filminden kareler.. onumuzdeki gunlerde vizyona girecek filmde megane fox yasli kurt mickey rouke ile pek samimi gozukuyor...

hiddink&bobo&ronaldinho

  bir süredir gündemi uzaktan takip ediyorum işlerimin ve özel hayatımın yoğun olması nedeniyle. gündem baya dolu hem milli takımı patronunun belli olması, avrupa maçlarına tekrar start verilmesi, yarın oynanacak derbi, gaziantepteki şike olayları diye uzar gider bu liste ben kısa kısa yorum yapmaya çalışacam gündem maddelerine...
  kuşkusuz ülke içinde en önemli olay hiddinki mili takımın başına getirmek oldu..burdan emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.. dünyada özellikle milli takımlar teknik direkörü deyince akla ilk gelenlerden hiddink.. buraya para için gelmediği belli, rusaynın verdiğinin yarısnı ödeyeceğiz ve adamın peşinde neredeyse tüm kıtalardan ciddi talipleri var.. kuşkusuz ülke futboluna katacağı çok şey olacak.. daha önce bir yazımda belirttiğim gibi artık milli takımı izlerken ne oynadığını bilen bir takım izlemek istediğimizi belirtmiştim.. hep ortaya yüreğini koyan futbolculardan bıkkınlık geldi birazda kafasını çalıştıranları izleyelim.
  marka değeri diye ortalık inliyordu ya. alın size marka.. spor malzemesinin adidası, arabanın mercedesi, laptopun apple'ı, ayakkabının guccisi, saatin rolexidir hiddink benim gözümde... bir kere bu hamle ciddi bir gözdağıdır başta almanyaya ve rakipler kimse. artık iki kere değil üç kere düşünüleceğimiz kesin.. bir de hollanda modası başladı tabii riijkard, neeskens, hiddink bu adamlar az adamlar değil. hollanda futbol ekolünün en büyük temsilcileri. umarım hep iyi hatırlanır 10 yıl sonra bu portakal devrimi.....

  şampiyonlar ligine döndük hafta içi, kuşkusuz haftanın maçı milan-manchester united arasında sansiroda oynanan maçtı... beckham ilk göz ağrına karşı oynamasının verdiği bir de romantik hava vardı.. sir çocuğunu evlatlıktan red edeli yıllar geçmiş fakat ona olan özlemi hala verdiği demeçlerde anlaşılabiliyor.. maçtan önce beckhamın ''eğer gol atarsam sevinmiycem'' demecinin ardından acaba dedim, yumuşak bir maçmı izliycez? derken maç başladı bizim sambacı ronaldinho voleyi yapıştırdı defansada çarpan top ağlarla buluştu ronaldinhonun ufak bir samba gösterisinin ardından tekrar maça dönüldü.. milan golün ardından kendi kalesine yaslanınca mancheter sahayı parselledi bir hava topunda scholes topa kaval kemiği ile 'şık' bir plase yapti top köşeye giderken didanın saçları beyazladı... ardından rooneynin iki golü manchestera turun kapısını akdenizde açtı derken bizim sambacı defansı hipnotize edip seedorfa çıkardı oda uyuyan defansın arasında meşin yuvarlağı estetik bir vuruşla filelere gönderip rövanşa heyecan kattı..
 günün diğer maçında lyon-realmadrid fransada buluştular sessiz sedasız.. maça hzılı başlayan lyon eski günlerine dönüş kesitleri verdi.. neydi zamanında zidanelı realmadrid juninholu lyon maçları... lyonun yıldızını parlattığı siyahı ''Makoun'' topun fitilini yakıp füzeyi gönderdiğinde evlat casillas pek çaresiz kaldı. pellegrinin prensleri pek bir nazik kaldılar lyonlu askerlerin karşısında.. burdan zengin fabrikatör pereze selam olsun...
  çarşamba akşamı maçlarını ben bir futbosever ve izleyicisi olarak yorumlamayı etik bulmuyorum... futbolun önüne olmaması gereken güçler geçmeyi başardı..bu aynı tarih ve saatte oynanan iki maç tarihe kara bir leke olarak geçecektir kimsenin şüphesi olmasın... arsenal ve fiorentina harcanmışlardır milyonların gözleri önünde çaresizce.. bundan ne porto nede bayern munich hoşnut değil tabii... acaba? portoyu bilmem ama bayern mutlu galiba, maçtan sonra büyük başkan rumeniege ''ikinci gol ofsayttı bugün biraz şanslıydık'' kral klose''attığım gol galiba ofsayttı'' deyivermişler pişkin pişkin....
  sergen attı şampiyonluk geldi maçı olamıyacak maalesef yarın akşam inönüde fikstür gereği... ama şampiyonluğu  direk etkileyecek bir maç. beşiktaş kaybederse lige havlu atar galatasaray en azından cl yi cebine koyar... beşiktaş kazanırsa galatasaray fazla birşey kaybetmez ama beşiktaş lige yeniden döner ve en azından cl için iki büyüğede çelme takabilir.. beraberlikte beşiktaşın havlusu sadece ilk puan kaybına kadar .denizlini elinde öylece asılı kalır, bir beraberlik sonrası ne havlu kalır ne bornoz...sergen beşiktaşı %70 şanslı görmüş demekki en azından bir 20.000$ basmış iddaya... kalp krizinden gitmezse iyidir bu nihatlarla, tabatalarla... bobo atar cl gelir diyorum...
  dışarda yağmur başladı clevleand&dallas maçını izlemeye gidiyorum.. belki maçla ilgili üç beş bişey karalarım daha sonra... ulan baskette hiç tiraj yapmıyo be abi, amerikan futbolunamı girsek?

13 Şubat 2010 Cumartesi

Fenerbahçeli Dostları Kutluyorum


Beşiktaş'ta yapılan başkanlık seçiminden sonra içimden gelmiyor siyah beyaza dair bir şey yazmak. Başkanım demekten utanç duyduğum o adam kulübün tepesinde oldukça çok da yazamayacağım galiba.
Bu kez Fenerli dostlardan bahsetmek istiyorum ben. Biliyorsunuz Aziz Yıldırım FB'nin taraftar profilini değiştirmek, parası olan adamı "müşteri" olarak stada almak düşüncesiyle Saracoğlu'nda kale arkası fiyatlarını 55 TL yapmıştı. Buna isyan eden Fenerli gerçek taraftarlar da çeşitli kampanyalar başlatmış ve duruma çok haklı olarak isyan etmişlerdi. Bir süre sonra Yıldırım fiyatları 44 tl'ye çekmiş ancak fenerli arkadaşlar bu sözde indirime fit olmayarak haklı mücadelelerini sürdürmüşlerdi.
Ve sonunda haklı olan kazandı. Geçen hafta içinde gelen bir haberle Saracoğlu'nda kale arkası biletlerinin 22 tl'ye indiğini öğrendik. İnatla mücadelelerini sürdüren Fenerli dostlara selam ederim. Bu azimleri hak alma çabalarına örnek olacak niteliktedir.
Tekel direnişinin ülke gündemini belirlediği şu günlerde, örgütlenerek kazanılan bu zafer tüm mücadelelere örnek olabilecek niteliktedir. Tekrar tebrikler ezeli rakibimizin gerçek taraftarları....

7 Şubat 2010 Pazar

avrupa 2012

  UEFA nin resmi internet sitesinde kura cekimi sonrasi atilan baslik almanya turkiyeyi cekti... avrupa icin ve bizim icin bu eslemenin  ne kadar onemli oldugunu burada uzun uzun anlatmaya gerek yok.. dunya savaslari, goc, gutbetciler, futbolcu savaslari, son avrupa sampiyonasi gibi alinacak bir cok hikaye mevcut.. herkes almanya maclarini konusmaya basladi bile, bence belcika ve avusturya'ya cok daha dikkate almamiz gerekiyor.. son dunya kupasi elemelerinde bosna, makedonya, gurcistan, malta maclari unutulmamali.. almanya macina zaten otomatik olarak motive cikacaktir futbolcularimiz.. arda, tuncay ve hamitin performanslari kaderimizi belirler...
  B grubunda rusya zorlanmadan cikar, slovakya, irlanda ikincilik icin cekisir

C grubu italya ite kaka yine o gruptan cikacaktir suphesiz

 D grubu zurnanin  ottugu grup, burada cok iddiali konusuyorum fransa gruptan cikamaz diyorum. bosnanin  herkesten puan alabilecegini, romanyanin grup lideri olacagini dusunuyorum..

 E grubu holllandayi zlatanli isvec zorlayabilir, is averaja kalirsa burada da san marinonun onemi ortaya cikiyor, tahminim hollanda san marinoya 7 den az atmaz...

 F grubu ilk ikide belkide hic supriz yasanmayacak grup, hirvatistan yunanistana oranla bir adim onde.. komsu eski defansif goruntusunu kaybetmek uzere.. hirvatistan bir avuc insanla birinci torbadan gruplara katilmasiyla zaten buyuk bir alkisi hakediyor.. turkiyeye vize uygulamamalarindan ve formalarindan  dolayi zaten buyuk bir sempatim var onlara...

 G grubu ingilizler banko deyip direk uzaklasiyorum, hic heyecan yasanmayacak grup...

 H grubu muthis karlilasmalara sahne olacak grup.. portekiz figolu, rui costali, pauletali, couto ve kaleci baiali jenerasyonu kaybettikten sonrada muthis bir jenerasyon yakaladi fakat kagit uzerinde yildizlar toplulugu olarak gozuken kadrolari sahada beklenen isciligi yapamiyor,  grupta uc demir perde ulkesinin olmasida gruba ayri bir renk katiyor, grupta kimin cikacagi son maca kalir, demir perde ulkelerininde bu tur olaylarda hep perde arkasinda isler yuruttugu soylenir fakat bu sadece soylemlerde kalir,  kisaca o portekizi harcayabilirler...

 I  grubu bu grupta ispanya yerine herhangi baska bir takim olsa inanin gruptan cikmalari cok zor olurdu,  ikinci torbadan cek cumhuriyeti, ucuncu torbadan iskocya az takimlar degil. ispanya hepsini harcar gruptan cikar cekler en iyi ikinci olabilmek icin linhenstayn ve litvanyaya tecavuz eder gibime geliyor..

 son soz federasyona artik bir hoca bulun canimiz sikildi....

5 Şubat 2010 Cuma

VARMISINIZ EKŞİ BEŞİKTAŞ TRİBÜNÜNE

Blog alemi son yıllarda revaçta, teknolojinin de gelişimiyle zamanında çoğu kişi için hayal olan yazarlığı artık evinizde, işinizde, otobüste yolculukta yapabiliyorsunuz. Çoğu blog yazarı artık iş başvurusu yaparken doldurulan iş başvuru formuna blog yazarlığınıda ekliyor hobi kısmına. Doğrudur çoğu yazar için ekmek kapısı değil de, daha çok düşüncelerini farklı kişilerle paylaşma mecrası.
Fakat bazı bloglar var ki, onlarınki hobiyi falan geçmiş gazetelerle yarışacak duruma neredeyse gelmişler bazıları gazeteleri geçmiş durumda.. bu bloglar içinde Beşiktaş üzerine yazan ekşibeşiktaşı ayrı bir yere koymak gerek. Çünkü çok ayrı bir konseptleri var, yanlış hatırlamıyorsam 23 tane yazarı bulunuyor blogun ve neredeyse sadece Beşiktaş üzerine yazıyorlar. Bu sebeplerden blogu bir çok Beşiktaşlı taraftar takip ediyor Blogu günlük ziyaret eden kişi sayısı binlerle telafuz ediliyor.
Kendimden örnek vermek gerekirse işyerine sabah vardığımda interneti açıp kendi blogumdan önce ekşibeşiktaşı açtığımı buradan ititraf ediyorum.. aslında yukarıda belirttiğim gibi onlarınki blog tarzından uzaktalar daha çok bir sosyal paylaşım sitesi ve spor gazetesi karması bir site. Bu yüzden Beşiktaş blogları içinde bana göre en iyisi.
Forza beşiktaşın son seçimlerden sonra sergildiği tavır gerçek beşiktaş taraftarının büyük tepkisini topladı. Ben zaten forza beşiktaşın sitesinide takip eden bir okuyucu değildim. Bana hiçbir zamanda samimi gelmediler. Bunun en büyük nedeni yıldırım demirone hiç bir zaman gerektiği tepkiyi verememeleri. Taraftarın isyan bayrağı açtıkları dönemlerde daima yönetimi bırakın takıma destek olalım, yönetimin işine karışmayalım tarzı duruşları. Forza beşiktaş ve çarşı arasındaki iletişimi az çok beşiktaşın içini bilen taraftar tahmin edebilir.
Bu ilişkinin yanlış olduğunu, böyle şeylere karşı olduğum manası çıkarılmasın. Elbette basın yayın organlarıyla taraftar grupları arasında köprü kurulmalı, taraftarın sesi dile getirilmeli. Fakat sorun milyonlarca beşiktaşlı artık yönetimden dolayı beşiktaşı terketme noktasına geldiyse, isyan byrakları sonuna kadar çekildiyse, çocukları doğacak olan baba adaylarını beşiktaştan dolayı bir korku sardıysa, binlerce taraftarın gözyaşı sel oluyorsa orada çıkıp yönetime karşı olan tepkini dile getirmen kadar doğal olan bir şey olamaz. Bunu yapmıyorsan ya da yapamıyorsan orada yanlış birşeyler var. Sen o zaman taraftarın sesi değilsin artık. Koskoca çarşının taraftar sitesi sesini yükseltemiyorsa, yükseltmeye kalkanlar tektek engelleniyorsa sen kime neye hizmet ediyorsun.
Şimdi gelelim can alıcı noktalara. Forza bunları yaparken yada birşeyleri yapamazken ekşibeşiktaş önce sayfasını kararttı, beşiktaş armasını baş aşağı ve darbelenmiş fotosunu koydular sayfalarına, ekşibeşiktaş yazısıda aynı şekilde baş aşağı şekile dönüştürüldü. Varmısınız yokluğunuzu hissettirme gibi belkide en orijinal protesto fikrini ortaya koydular ve azımsanamıyacak bir destek çıktı ortaya. Yani milyonlarca masum tarafta ne hissediyorsa onlarda aynı duyguları hissediyorlardı. Belliki onlarda bizim gibi sadece beşiktaşı destekliyorlardı, maddi çıkarları yoktu, kongre üyeleri gibi satılıkdeğillerdi, yöneticiler tarafından bedava bilet, otobüste vaad edilmemişti onlara, 5 yıldızlı otellerdede ağırlanmamışlardı.. tek dertleri düşündükleri o saf tertemiz beşiktaşa olan aşklarıydı. Yani ben, kapıcı rıza, şoför ahmet, marangz murat, öğretmen remzi, işçi selim, HALK ne düşünüyorsa onlarda tıpatıp aynı duyguları taşıyorlardı.
Daha sonra ne mi oldu bazı kesimler rahatsız oldu çünkü başlattıkları varmısınız yokluğunuzu hissettirmeye kampanyası ilgi çekmeye başladı. Hemen 4 koldan saldırılmaya başlandı. Yorumlarda bir forza besikta havası esmeye başladı ‘’ya bırakın isyanı gelin takıma dönelim’’,’’kim sallar bu protestoyu’’, ‘’başkanın sizi sallıyacağınımı düşünüyorsunuz’’, ‘’ sanal bebekler’’ liste uzar gider burdan dolmabahçeye…
Ve o yazarlar bıktırılma noktasına getirildi. Aslında bıktırılmak istene ekşibeşiktaş değil gerçek beşiktaş taraftarı, çünkü en çok okunan blog hangisi orası o blog benimki olsaydı aynısı benim başıma gelecekti. İstenen oldu yazarlar teker teker elveda yazılarını postladı. Demirören ne demişti tribünleri temizliyeceğim, buyrun size temizlik nasıl yapılır işte belgesi. Ekşibeşiktaş gözlerimizin önünde linç edilmiş, susturulmuştur. Kimse bu oyunlara gelmesin. Ekşibeşiktaşı yıldırma politikasına sesimizi çıkartmazsak bu gasp hepimizin başına gelecektir. Gerçek beşiktaş taraftarı bu takımı üç beş çapulcuya bırakmaz.
Şimdi başta ekşibeşiktaş yazarlarına ve jessiye açık mektup
Varmısınız yeni bir oluşuma, varmısınız satılmış kapalıyı bırakıp şerefli gerçek beşiktaşlıların olan yeni açığı almaya? Varmısınız beşiktaş taraftarını üzerine kadar sıçrayan çamuru birlikte temizlemeye? Varmısınız bir curva bir kop tribünü olup o 3 katlı dev yeni açığı inletmeye kapalıyı susturmaya?
Eğer bugün bu adımlar atılmazsa beşiktaş hiçbir zaman eski beşiktaş olamıyacak.. beşiktaşı gerçek taraftarından ayırırsan o kulüp dalından koparılmış çiçeğe döner, biraz yaşar daha sonra solar kaybolup gider. Zaten beşiktaş isyan değilmidir, baş kaldırış değilmidir, kabına sığamıyan yönetilemeyen taraftar değilmidir, o siyah günlerin sonunda beyaz ışık olduğunu bilmek değimidir.
Ben ekşibeşiktaş adı altında müthiş bir birlik beraberlik ortamı oluşacağına, kapalıdaki gerçek beşiktaşlılarında bu oluşuma katılacaklarına sonuna kadar inanıyorum. Siz yeterki isyan ateşini söndürmeyin. Bu taraftar her zaman arkanızda..
Varmısınız ekşibeşiktaş tribününe?

4 Şubat 2010 Perşembe

OKAY KARACAN BESIKTASLILIK DURUSU

besiktaslilar isyan bayragini cekmis durumda. hicbir besiktasli ilerisi icin umutlu bakmamakta, bakamamakta. haksizda degiller. ama  cok sinirli durumda olduklari icin cogu kisi dertlerini dogru sekilde aktaramiyor, belirtemiyorlar, zaten bu gibi durumlarda celik gibi sinirleriniz olmasi gerek.
 okay karacan bu ulkede bana gore en iyi spor yazari durumunda, sektordeki rakiplerine gore onu sivrilten sakin ve aristokrat durusunun yani sira, istedigini hissettiklerini cok sakin bir sekilde yaziya dokebilmesi.
 besiktas secimlerinden sonra hemen her yazarin besiktas ile ilgili yazisini okudum.. ama tek dikkatimi ceken yazi okay karacaninki oldu, nedenmi?


 Süleyman Seba'nın kurduğu Beşiktaş, Gordon Milne dönemindeki büyük süksenin ardından şampiyonluk için bir süre daha bekler, ama doğru işler yapılır. Milne döneminin ardından genç Alman hoca Daum yeniden takımı şampiyonluk kürsüsüne taşımayı başarır.. Spor programları o dönem revaçtadır. Televizyon kuruluşları Süleyman Seba'yı yayına çıkaran ilk kuruluş olmak için yarışmaktadırlar. Bir başkanın en yüksek reytingli kanalı tercih etmesinden doğal ne olabilir? Yalnız Seba, önceden bir söz vermiştir. Tüm cazip teklifleri kibarca geri çevirip, bir radyo programına gider..
Şampiyonluk hikayesini ve o hikayedeki kendi deyimiyle mütevazı rolünü TRT İstanbul Radyosu'nda program yapan emektar Kemal Deniz'e anlatır..
Çünkü günler öncesinde söz vermiştir Seba..
Siz deyin Evrensel duruş, ben diyeyim Beşiktaşlılık duruşu..
okay karacan



 yazi da bu ve bunu gibi dahada ince detaylari yakalayabilmek mumkun. cok sakin bir yazi yazmis karacan, sakin oyle mevcud yonetimi elestiren, ates puskuren bir yazi beklemeyin. ama ates puskurmekten cok beter etmis. tabi anlayana..