17 Haziran 2010 Perşembe

asvalttaicenler

filmlerde mutlu sonlar vardir ya hani kimimiz severiz ben cok sevmem, cunku bi cok hayata benzemez o sonlar ama bizlerinde bazen vardir mutlu sonlari, o ani yakalariz ama hayati orda sonlandiramazsin cunku oyle bir sansin yoktur o mutllu andan itibaren hayatina devam etmek zorundasindir, boylelikle o mutlu sona bir turlu kavusamazsin cunku bir diger gunun ne olacagini kestirmek imkansizdir hayatta. benim de cok mutlu anlarim oldu tabii hayatta, ben oyle cok buyuk seylerle mutlu olan birsi degilimdir cunku benim basima cok muhtesem seyler gelmemistir belkide ondan, beni bir arkadas ortamimda ettigim sohbetler, arkadasimdan aldigim bir mesaj, ozel gunlerde verilmis ufacik bir hediye, daima mutluymusuz gibi cekilen fotograflara bakmak, yada yasadigim garip hikayeleri hatirlamak bile mutlu edebiliyor aslinda.. o yuzden cok fazla yukseklerde gozumde yok..
  universitede artik son haftamiz finaller tum hiziyla devam ediyor, finaller kimin umrunda, ufak bir kagida yazdigin notlar, kafadan sallama varyasyonlar zaten sinavdan gecmene yeterli oluyor, burada beyninin muthis calismasina gerek yok, yani minimum calistirsan o organi yeterli,derler yani universiteyi kazanmak zor bitirmek kolay o hesap.. hos o sinavlarda kagidina hicbirsey yazamayan, saga sola bos gozlerle bakan sinif  arkadaslarimizda mevcuttu, kagidima bakmak icin cok sasi olan arkadasim var benim... finaller devam ederken kirklarelinin meshur festivali kakavada devam ediyor, kimsenin umrunda da degil zaten finaller, bir sekilde bitiricez okulu bundan kimsenin suphesi yok,  sinavdan cikista eve giderken ugranilan bufede alinan biralar  kakava oncesi aperatif  olarak iciliyor,  sonrasinda benim universite boyunca gorevim olan yemek pisirme olayina giriliyor karinlar yumurta, makarna, paramiz varsa tavada kizartilmis antrikot yanina patates puresi, yoksa en kotu lahmacun, doner vb. gibi yemeklerle bir sekilde doyuruluyor sonrasi ver elini kakava alani, gelsin biralar gitsin votkalar,  konser sirasinda tepinmeler, hatunlari kesmeler, kafalar olunca nara atmalar yani bir nevi tipik turk erkegi modundayiz... bizim icin hersey rutin giderken istanbuldan arkadasimiz olan  melihin mesaji geldi, eski ev arkadasimizdir kendisi sagolsun iki sene eve bir igne almadiysak sayesindedir, eve gelin gibi gelmisti onunla ilk tanistigimda, resmen ceyizi vardi adamin, sagolsun okul bitmeden once ayrildi fakat esyalarina dokunmadi hibe etti bize, onun odasina baska bir oda arkadasida bulduk, bu melihede sen biz okulu bitirinceye kadar kirayi gonder bizim  durumu biliyosun.. kriz var, dolar dustu, iddada durumlar kesat,altin eskisi gibi para yapmiyo hesabi... adam gibi adam ertugrul saglam cikti bizim melih her ayin birinde kirasini gonderdi evin, tabii biz bu sirada yeni ev arkadasimiz olan safaktanda kirayi aliyoruz, ogrenci islerinden gelen maasa hic girmiim MEB. okursa basimiz belaya girer... melih mesajinda esyalari almasi gerektigini yazmis, arabayla geliceginide eklemis! bu firsat kacarmi, hemen yol haritasi cizildi, durum degerlendirilmesi yapildi, muhafazakar bir il olan kirklareinde libidosu tavana vurmus abaza erkekleriz, en yakin kerehane nerededir aga? edirne! herkes sirasiyla dusunu aldi tiraslar olundu, parfumler, saclar, utanmasak baloya gidecegimiz takim elbiseleri giyip gidicez.. melih istanbuldan  kirklareliye 1:30 saatte gelerek michael schumayerin rekorunu tarihin tozlu sayfalarina gomdu.. adam yorgun argin geldi beyler
-beyler hazirmi esyalar
-yaaa koy gotune esyalarin, alem var
-ne alemi olum peder istanbulda arabayi bekliyor
-safak votkayi unutma yolda icicez
-ne yolu olum?
-edirneye gidiyoz kanka, mesaj atmadikmi sana?
-hayir oyle bisey gormedim
-tuhh yaa unutmusuz, neyse sen hazirsin hemen cikalim yola
-napicaz olum edirnede?
-kanka durumlar bildigin gibi degil,  tasaklarimiz arsa deyicek.
-eee iyi hadi gidelim oyleyse
-buyuksun melihhh, dassaklarini yeyelim biz senin
-safak sen nabiyon lan burda
-ziyarete geldi bizi ozlemis....
-yaa evde canim sikildida
ve edirne  yoluna ciktik, benim bulgaristandan 5 levaya getirdigim votkada absolud kalitesinde cikinca keyfimiz ikiye katlandi. 100cl.lik votka edirneye varmadan bitirildi afiyetle, yolda giderken planlar uzerine yogunlasildi, once edirnenin lalilasi olan sehzadeye gitmeye karar verdik, orda citirlari bulursak edirne seferini masrafsiz bir sekilde kapatacagimizi hayal edip keyfimizi dorde katladik,  sehzadeye ara gazi, el freni, pati uclemesiyle cok havali bir sekilde girdik, o da ne sehzade bombos, millet tabii finallere calisiyor, apaciden baska bisey yok sehzade de, neyse biz hicbisey yokmus gibi oturduk, biralari icerken keranenin nerede oldugu tartismasi yasanmaya basladi, ben biyerlerden duymustum mezarligi gecince hemen kosede hesabi... biralari bitirdik dogru mezarliga, mezarligi zorlanmadan bulduk, bir ileri bir geri  yaptik bi cacik yok, saga biyere parkettik, araba neyin bisey gecerse durdururuz sorariz hesabi, iki uc araba gecti onlar korkudan durmadi sapa biyerdeyiz saat ustune 11.. karsidan gok gurultusu gibi bir motor sesi duymaya basladik, o da ne kamyon! kesin biliyodur keraneyi,
can havliyle onune attim kamyonun kendimi zaten yavas giden kamyon durdu,
-iyi aksamlar abi
-iyi aksamlar bi sorunmu var olum
-yok abi ben seyii sorcaktimmm
-neyii
-genelevi
-haa keranemi dumduz git  100  metre ilerde sagda buyuk duvar gorceksiniz orasi. yesil kapisi var
-eyvallah abi bu kadar bilgi yeterli
-belinize kuvvet gencler, urkutmeyin bildircinlari
sofor amcaya onlarca tesekkur ettikten sonra arabaya atladik istikamet kerane,tarif edilen yeri elimizle koymus gibi bulduk tabii bir sorun var cebimizde oyle ahim sahim bir para yok, tarifeyi ogrenmemiz lazim, diger bir sorun guvenlik gisesinde duran bekciyle kim konusacak, arkadaslar sagolsun bu gorev icin beni sectiler, neden olarakta benim tecrubelerimi one surduler, tamam keraneye bir kere gittim ama arkadasim icin ben salonda sermayeci ablayla sohbet ettim, o kadar baskada hic bisey olmadi. hem oraya da tam kerane denemez, bir kere devletin islettigi bir yer degildi ikincisi telefonla randevu almistik, ayni doktora gider gibi.. neyse ben arabadan emin adimlarla indim bekci klubesinin camini tiklattim belime gelen ufak camekani acti bekci, hafif egilerek
-iyi aksamlar abi
-ne var, ne istiyon
-hatunlar kac para(hic uzatmadan olaya girdim)
-pezevenkmiyim lan ben
-yok abi estagfurullah
-kerane hem kapali giremezsin
-abi ne diyosun kirklarelinden sirf bunun icin geldik
- 9 da kapandi giremezsin
-abi sen beni iceriye sok ben hatunlarla konusurum, anlasirim
-ulan sen laftan anlamiyomusun kapali dedik
cuzdandan abiye 20 ytl verecek gibi oldum hani abi isi cozer diye, adam meslek askiyla yanip tutusan memurlardan cikti
-o parayi gormiyim
bekciye orda ne desem beni iceriye almayacagini anladim arkami dondum arabaya bindim durumu anlattim, kisa bir durum degerlendirmesinden sonra okuldan arkadasimiz olan halitin babasinin yigenleri oldugumuzu soylemeye karar verdik, halitin babasi uzun yillar edirne de komiserlik yapmisti. ama bu sefer ben degil votkadan kafasi bir milyon olmus safagi gondermeye karar verdik, safak arabadan emin adimlarla  ilerledi bekci gisesinin camini tiklatti, kafasi milyon oldugundan ayakta duramayan safak yere comeldiginde biz arabada kopmaya basladik zaten, bekcinin cami araladigini gorduk, fazla degil 5 saniye suren konusmanin ardindan safak hizli adimlarla arabaya bindi
-oglum cabuk gidelim
-noldu lan halledemedin dimi?
-bekci burdan 10 saniye icinde kaybolmazsak bizi sikicek
-noldu olum
-oglum adam cami acti kaybolun"hepimizin amina korum" dedi
-bir boku halledemedin amk.
-dedim size ben gidiyim diye
-ne zaman dedin lan got
-siz bu islerde benden daha tecrubelisiniz diye gaz veriyodun
-yaa bi git amk. yaa, o kadar trasladim aleti.
-ogrenci yurdunun onunemi gitsek
-ebenin amina gidelim saat 11
kisa kisa bok atmalardan sonra en mantikli tercihin bar olduguna karar verdik, yola ciktik ama fazla umidimiz de yoktu acikcasi, ugradigimiz barlar sinek avliyodu, tabii bunda final haftasi olmasi en buyuk etkendi. tekel bayiinin yolunu tuttuk alabildigimiz kadar bira aldik, edirne yollarinda amacsiz bir sekilde bira icmeye basladik arabanin icinde, bir ara sehirden cikan yola girmisiz, etrafimiz kavak agaclariyla cevrili, yol sapa, kimsecikler yok, ev bile yok etrafta cit cikmiyor sadece bocek ve kus sesleri.. mayis ayi olmasina ragmen  meltem ruzgari esmekte, camlari actik, sustuk, kimse sikayetci degildi halinden, konusmuyorduk ama herkes ayni seyi dusunuyordu, ne iyi etmisiz de gelmisiz, okulun son haftasi belki de son kacamagimizi yapmistik hep beraber, bir daha boylesine basi bos, ozgur, coskulu olamiyacaktik, okuldan mezun olduktan sonra hepimiz ayri yerlere ayri hedeflerin pesine dusecektik, gorusemiyecektik eskisi gibi, ayni mutfakta birimiz yemek pisirirken, digerimiz bulasik yikarken, tembel olan mac izleyip spiker gibi an ve an bizi bilgilendirmiyecekti TV basindan. sirf can sikintisindan laf sokamiyacaktik, ps te en cekismeli turnuvalarda olmiyacakti,  sabahlari kirklarelinin buz gibi sogugunda uyanip okul yollarina dusmeyecektik, okul oncesi hergun okula gec kalma pahasina da olsa gidilen borekciye artik tam zamaninda da kalksak gidemiyecektik, yarin okul olmasina ragmen hep beraber para toplayip duruma gore ucuz sarap, raki yada bira da icemiyecektik hep beraber, halit amcasinin kasabindan kofte, sucuk calip bize mangala gelmiyecekti, sinirsiz otobus biletimiz olmasina ragmen 10 dakika eve erken gidelim diye cekilen otostoplar, duran arabalara , kamyonlara, traktorlere, kosup arkada kalanlari satmalarin, sozle tarifi edilemeyen hazlarini yasayamiyacaktik .. yani isin ozu okulun son haftasiydi, ve biz son kez hep beraber amacsiz bir sekilde beraberdik. hic birimiz duygusal  adamlar degildik, hic okul bitince ne yapicaz gorusebilecekmiyiz diye dusunmedik, konusmadik, sanki yaz tatilinden sonra yine ev aramak icin toplanicaz cumbur cemaat kirklareline gidecekmisiz gibiydik. ama oyle degildi.
 melih arabayi yavaslatti, agar agar issiz yolda gidiyoruz, derken yagmur yagmaya basladi o meltem rugarinda, biz romantik, duygusal olmayan, hanzolar hayatimizda belki de bir kere ulan arabadan inelim su yagmurun tadini cikaralim dedik, arabadan indik ayakta hem biralari iciyoruz hem yagmura, melteme iltifatlar ediyoruz,  dogaya binlerce kez sukranlarimizi sunuyoruz, yagmur biraz daha hizlandi once varan yere oturdu tam asfaltin ortasina, sonra hepimiz, sustuk. basimizi hep beraber hizlanan yagmura ragmen gok yuzune diktik, bir film cekimindeydik ve biz filmin son sahnesini cekiyorduk orda. yagmur daha da siddetini arttirdi, sirtimizi yere asfalta dayadik, biralarimizi yudumlamaya devam ettik...kamera ordan gokyuzune dogru yol almaya basladi, biz gozden kaybolana kadar bizi kayda almaya devam etti, film orda sona erdi, universite yillarimizi, gencligimizi biz o filmle son sahnesini cektik.. bu filmin adini biz asvalttaicenler koyduk.

Hiç yorum yok: