30 Aralık 2008 Salı

mariano barbosa-ibrahimeriç


bu gece bilgisayarımın karşısına geçtiğimde dünya futbolundan bahsetmek gelmedi içimden. amatör ruhum daha baskın geldi. size asla bilemeyeceğiniz iki yetenekten bahsedicem. bu iki yeteneğin adları ibrahimeriç-mariano barbosa ikilisi. trakya üniversitesine geldiğimde bu kadar futbolla dolu dolu iki yılımı geçireceğimi ve aradığım playmaker ı bulacağımı tahmin etmemiştim. snınıfta düzenlediğimiz bir halısaha maçında kimin nerede oynıyacağını bile bilmiyorduk herkes oynıyacağı mevkiyi söylemiş halit ve ben forveti tercih etmiştik. daha birbirimizle sahada hiç oynamamıştık. doğru düzgün arkadaş bile değildik... rakibimiz kırklareli yurdundan bir odaydı.maç başladık ve halit yani mariano barbaso yeteneklerini göstermeye başladı. topla sanki ikiz kardeştiler. hani derler ya top ayağına yaışıyor diye o adamlardan biri.top ayağından hiç ayrılmıyordu. rakiplerinin yanından sanki top ayağında
yokmuş gibi sıyrılıyordu ve devamlı göze hoş gelen hücumu tercih ediyordu. bir iki derken topla sıfıra inen marianoya bağırdım yapıştırrr ( bu benim ilk bağırışımdı yapıştır diye ve son olmayacaktı) mariano ortayı yapıştırdı top havadan süzüle süzüle kafama doğru geliyordu alda at dercesine bir ortaydı bende(ibrahimeriç) bu pası karşılıksız bırakmayıp kafamla köşeye bırakıverdim top ağlara gittiğinde marianoya gittim elini sıktım. bu halitin bana ilk asistiydi ve son olmayacaktı..gollerde herzaman ilk bana asisti yapana doğru koşardım tıpkı nouma gibi... ve daha sonra mariano ve ben yeteneklerimizi sahada göstermeye başladık. mariano daima golü düşünen, ben ise o güzel pasları karşılıksız bırakmamaya çalışan adamlardık. okulda turnuvalar başladığında hemen iş başı yapmıştık barbosayla. barbosa oynadığımız maçlarda kamera olsa mutlaka süper ligin jeneriklerine geçecek goller atmaya başlamıştı bende barbosadan aldığım paslarla gole ne kadar yakın bir adam olabileceğimi göstermiştim. barbosadan gelen paları asla karşılıksız bırakmıyorum. gollerden sonra genelde kutlamayı birbirimizle sarılarak yapıyorduk. çünkü yaratan ve atan adamlardık

ilk sene şampiyon olan takıma yarı fianalde kaybetmemiz barbosayı ve beni fena etkilemiş olacakki diğer yıl turnuvanın ilk maçı olan elektrik-2 maçında barbosanın ne 30 metreden attığı ilk golü nede benim daha sonra attığım 3 aşırtma golüm unutulacaktı.maç 7-2 bitmiş, halit açılışı ve kapanışı yapmış bende aradaki 5 gole imzamı atmıştım. o maçtan sonra şampiyonluk artık bizim için daha da inandırıcıydı. rakibimiz olan sınıflarda en az bizden 4-5 yaş büyük olan adamlar oynuyordu.fakat bizde boş değildik. maçlar ardı arkasına geldi ve marianoyla- ibrahimeriç boş durmadı. her maçta biraz daha büyüyorduk sanki. okuldaki futbolu takip eden çocuklar bizim sınıfın(turizm-2) maçı olduğunu duyunca öğle yemeğini pas geçip futbol sahasının yolunu tutyorlardı.bizde bu çocukların cefasını karşılıksız bırakmayıp en iyi topumuzu oynamaya çalışıyorduk.turnuva lig usulü oynanıyordu ve sondan bir önceki maçımız geçen yılın şampiyonuylaydı. maçtan önceki gece benim biraz dikkatsiz davranışım maçı zora sokmuştu. maçta adım atacak halim yoktu. buna karşılık halit ise belkide hayatının futbolunu oynuyor adrese teslim toplar atıyor sıfıra inip en sevdiğim ortaları yapıyordu fakat benim adım atacak halim yoktu. bu arada devamlı hakeme kaç dakika kaldığını soruyordum. hakemden en son 1 dk. kaldığını duyduğumu hatırlıyorum. karşı takımın kalecisinin degajını bekliyorduk orta saha çizgisinin üzerinde barbosayla. kalecinin degajı kısa düşmüş top önüme gelmişti topu göğsümle önüme aldıktan sonra var gücümle kaleye doğru ilerlemeye başladım artık kaleciyle karşı karşıyaydım kaleci ayağıma doğru atlamış bende sağ ayak içi plaseyle topu kolunun altından köşeye bırakıvermiştim. top ağlara gittiğinde asist yapan adam olmadığından bende korner bayrağına doğru koşarken formamı çıkartıp çimlere fırlatmıştım. maç bitmiş geçen yılın şampiyonunu saf dışı bırakmıştık son maçta berabere kalmamız halinde dahil şampiyonluğu ilan edecektik.


sınıfta resmen bir bayram havası vardı. pınarhisardan ilk defa bir şampiyon çıkacaktı. o akşam bir güzel kafaları çekip şampiyonluğun hayalini kurmaya başladık.


şampiyonluk maçı geldiğinde sahada ölüm sessizliği hakimdi.güneşin önünü bulutlar kapatıyordu.ama futbol oynamak için bundan iyi hava bulunamazdı rakip takımda tanıdığımız adamlar oynuyordu kavaklının kalecisi süleyman aynı takımın forveti samet ve ortasahası ufukcan. henüz sahanın etrafına kimse gelmemişti. maçın başlama düdüğüyle beraber maça başladık. halit yine döktürmeye başlamıştı. topu ayağına alır almaz kanatlardan bindirmelere başlıyordu ben yapıştır diye bağırdığımda ise koşu yoluma doğru ortaları kesiyordu. bir iki derken kaleci süleymana doğru atılan tacı takip etmiş ve süleymanın topu ayaklarının altından kaçırmasıyla beraber topu almış çizgiye kadar ayağımla getirip yere eğilerek kafamla topu ağlara yuvarlamıştım. bu 1-0 demek ve büyük bir avantaj demekti. dakikaların geçmesiyle beraber p.m.y.o dan elektrik 2 den gelen cefakar arkadaşlarımızın yaptığı tezahüratlarla daha bir istekli oynamaya başlamıştık. derken ilk yarının uzatma dakikalarındaki bir karambolde erdalın voleyle golü gelmişti. artık çok rahatlamıştık. ikinci yarıyla beraber halit takımı bir maestro edasıyla yönetmeye başlamıştı. her attığı topla rakip ceza sahasında etkili oluyorduk. halitin sıfıra inip yaptığı ortaya yükselip kafayla topu köşeye çaktığımda hakem bir kez daha orta saha çizgisine doğru koşuyordu. halit ve ben bir kez daha birbirimize sımsıkı sarılıyorduk. tribünler ikimizi izliyordu zevk veriyorduk tribünlere. maçta son gol fatihin kafasından yine halitin ortasıyla gelmişti. bu maçla beraber kavaklı tenik eğitim fakültesinde ŞAMPİYONluğumuzu ilan etmiştik.ben 12 golle gol kralı olmuş halitte en az onun kadar asistle asist kralı olmuştu.ne onun sarı yeşil 9 numaralı ronaldo forması nede benim 14 numara thiery henry formam untulur kavaklıda belki bizi izleme şansı olanlar kendi kendilerine sormuşlardır neden bu adamlar burada diye. neden bu adamları profesyonel liglerde izliyemiyoruz diye. bunun cevabı belli burası türkiye. ikimizde yanlış ülkede doğmuştuk futbolcu olmak için...
ben bu şampiyonluğu süper ikilinin barbosanına armağan ediyorum. sen olmasaydın olmazdı BÜYÜK BARBOSA........

5 yorum:

jesus Datolo dedi ki...

size şunu söylemeliyimm bizz bu kadarr iiken turnuvalarda defans oynuyordukkk olaya bakarmısın NURİ hoca aslında bütün suç bizde seni dinlememeliydikk belkide o turnuvalarla beraber şampiyonluğu vede gideceğimiz yerleriide ama defans oynamaıza rahmen forvetlerden çok gol attık ibo 2 bende 3 alın burdan yakınn geçen senede sağbek yok falan bizim kaaderimiz yine aynı yer oldu hayatımda ilk kez oynadığım bir yerrr inanılmaz cesaret verdii geçen sene zaten bırakın gol atmayı ben ibo lütfü olmasaydı rezil olacaktık cümle aleme şimdi burda baya bi küfür saydırıcam ama istemiyorum söz verdimm..........

eeee ne demiş jose mourinho evinizde bi bentley birde aston martininiz varsa ve siz her allahın günü bentley ile işe gidiyorsanız ee biraz aptalsınız....eee bizde forvetleri eşşeklere bırakırsak böle olur

Adsız dedi ki...

tayfunnnnnn bu gol kaçmazzzzz...

Adsız dedi ki...

halit in sahada oynayabilecegi tek yer sag bektir. takimimda apo nun yedegi olur ancak...

apodan o mevkide ogrenecegi cok sey var

Adsız dedi ki...

apo ya zaten okulda mancini derlerdi.. apo yu izlerken mancini yi izlio gibi oluodum..

ASVALTTAICENLER dedi ki...

ANANIZIDA ALIN GİDİN:d:d