
11 Eylül saldırısından sonra Müslüman yolculara karşı bakış açısından dolayı yaşadığı rahatsızlığı NTV’de ekrana gelen “Sade Vatandaş” programında dile getirdi. Bayülgen, “Özellikle benim tipimden, sarışın mavi gözlü bir çocuk olmadığım için rahatsız olan uçakta bazı paranoid yolcular oluyor. Dönüp bakıyorlar falan. Ben de en tehditçi suratımı takınıp bir yandan da sıklıkla Bismillahir-rahmanirrahim’ ya da ‘Ya Allah Bismillah Allahu Ekber’ falan deyip korkutuyorum” dedi. İsrailli bir yolcuyu da bu şekilde korkuttuğunu anlatan Bayülgen, şöyle konuştu: “Ben bunları korkutmaya bayılıyorum. Öyle bir yolcuyu da tehdit etmiştim. Business Class’ta uçuyorduk. Arkada İsrail’li bir yolcu ayaklarını benim koltuğumun üzerine dayıyordu. Birkaç kez uyarmama rağmen akıllanmadı. Sonunda ben de ‘Müslümanım’ dedim ve durdu. Yani bu işimize de yaramıyor değil.”
bir kez daha gönlümde taht kurdun. helal sana mübarek






En ünlü Amerikan gangsterlerinden biri olan Alphonso Gabriel ‘Al’ Capone, 1893’te ABD’ye göç etmiş Napolili bir ailenin çocuğu olarak 1899’da New York’ta doğdu. Doğduğu şehirde pek çok küçük işte çalıştı. Bu işlerden biri olan bar fedailiği sırasında yüzüne aldığı üç yara nedeniyle daha sonraları kendisine yaralıyüz (scarface) lakabı takıldı. Al Capone de Şanslı Luciano gibi suç dünyasındaki yükselişini 1920’li yıllardaki içki yasağı sayesinde gerçekleştirebildi. Chicago’da içki kaçakçılığından büyük paralar kazandı. Chicago’nun banliyölerinden Cicero’da kendi adamını belediye başkanı seçtirerek elde ettiği yasal güvenceyle gücünü arttırdı. Sahip olduğu kumarhanelerle de kirli işlerini gizleyebiliyordu. Bu sürede rakipleri ve düşmanları arttı. 1929’a gelindiğinde düşmanlarıyla arasındaki gerilim savaşa dönüştü. O yılın 14 Şubat’ında rakip gangster çetesinden yedi kişiyi öldürttü. ‘Sevgililer Günü Katliamı’ olarak anılan bu olayın Al Capone ile bağlantısı asla kanıtlanamadı. Pek çok kirli işe ve cinayete bulaşan Capone bu suçlardan değil, 1929’da vergi kaçakçılığından tutuklandı ve ünlü Alcatraz Hapishanesi’ne kondu. 1947’de burada öldü.
Time dergisinin 20. yüzyılın en çok sözü geçen 20 kişisinden biri olarak gösterdiği Charles ‘Şanslı’ Luciano, 1897’da Sicilya’da doğdu. 1907’de ailesi ile birlikte Amerika’ya göç etti. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, New York’ta küçük işlerde uğraştı. Savaşa katılmak için orduya katıldı ama belsoğukluğu hastalığına yakalandığı için askeri kariyeri kısa sürdü. Savaş sonrasında başladığı suç kariyerinde ise hızla yükseldi. 1920’lerdeki pek çok ünlü gangster gibi, Luciano da tüm gücünü ve servetini içki yasağından elde etti. Al Capone’un Chicago’daki yükselişine benzer biçimde Şanslı Luciano da New York’da hızla yükseldi. Castellammarese Savaşı’nda kaybeden taraftaydı, ancak rakip ailenin liderinin kısa süre sonra öldürülmesi sonrasında, Amerika’daki İtalyan mafyasının yapısını oluşturan ünlü Komisyonun mimarı ve en etkili kişisi Lucaino oldu. II. Dünya savaşı öncesinde hapse atılsa da işlerini parmaklıklar arkasında sürdürdü. Sicilya’daki güçlü bağlantıları nedeniyle, İtalya’nın Müttefikler tarafından işgali sırasında Amerikan istihbaratı ile işbirliği yaptı. Savaş sonrasında ise gizlice kaçtığı Küba’da, kumarhane işletmeciğinin gölgesinde eroin kaçakçılığından büyük servet ve güç kazandı. Yaşamının son yıllarında İtalya’da suç örgütünü genişletmeye çalıştı. 1962’de akciğer kanseri nedeniyle doğduğu ülkede öldü.



















